Türkiye Cumhuriyeti Devleti için “yeni dönem” dedikleri şeyin özeti basittir: Önce federasyon, sonra küçük devletçiklere ayrılma ve nihayetinde Amerikan mandasına boyun eğme. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) hedefi tam olarak budur. Yıllardır adım adım sahnelenen bu oyunun senaryosu, bugün de yeni figüranlarla sahnelenmeye devam ediyor.
Dün terörist başı Öcalan’ın “yeni dönem” diyerek bahsettiği şey, aslında kendisine yıllar önce Batı tarafından verilen görevin bir parçasıdır. Türkiye’yi zayıflatma, etnik ve mezhepsel ayrışmaları körükleyerek milletin birliğini bozmaya çalışma projesidir. Ancak bugün dikkat edilmesi gereken asıl nokta, bu projenin sadece dağdaki teröristlerle değil, siyasetin içindeki sözde vatanseverler eliyle yürütülüyor olmasıdır.
İktidar, muhalefet ve onların gölgesindeki küçük muhalefetçikler… Hepsi kendilerine biçilen rolü oynuyor. Kimisi “demokrasi” maskesiyle federasyon hayalini satıyor, kimisi “reform” diyerek devleti tasfiye etmeye çalışıyor, kimisi ise “özgürlük” bahanesiyle bölücülüğe zemin hazırlıyor. Türkiye’de bedeli karşılığında satın alınamayacak siyasetçi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Gerisi mi? Hepsi birer piyondur.
Bugün sahneye koydukları tiyatronun amacı, önce federatif yapıyı meşrulaştırmak, ardından ülkeyi etnik ve mezhepsel temelde küçük parçalara ayırmak ve nihayetinde bir Amerikan mandasına dönüştürmektir. Irak ve Suriye’de denenen modelin Türkiye’de uygulanmaya çalışıldığını görmemek için ya kör olmak ya da ihanete ortak olmak gerekir.
Ancak unuttukları bir şey var: Türk milleti, ne Sevr’de diz çöktü ne de 15 Temmuz’da teslim oldu. Bu millet, tarih boyunca her türlü ihaneti gördü, her türlü oyunu bozdu. Bugün de devleti ayakta tutabilmek, haklarını geri alabilmek için çetin bir sınava hazırlanmalıdır. Çünkü artık mesele sadece bir seçim ya da bir hükümet meselesi değil, bir beka meselesidir. Ve unutulmamalıdır ki, Türk milleti esir yaşamaktansa şereflice ölmeyi tercih eden bir millettir.
Bugün ihanetin karşısında dimdik duracak, vatanını savunacak, bölünmeye ve manda düzenine geçit vermeyecek bir irade şarttır. Kimse “yeni dönem” palavrasına kanmasın. Gerçek “yeni dönem”, Türk milletinin bu ihanet projesine karşı topyekûn direnişiyle başlayacaktır!