Her seçim dönemi bir tiyatro sahnesi… Perdeler açılıyor, spotlar yanıyor, sahneye çıkanlar aynı, replikler aynı. Siyasetçinin ağzı da yüreği gibi boş. Söylediği söz, kurduğu cümle halkı kandırmak için ezberlenmiş nakarat. İsimler değişse de ağızdan çıkan cümle değişmiyor. Karşımızda koca bir kopyala-yapıştır siyaseti var!
1 numaralı klişe: “Türkiye zor bir süreçten geçiyor.”
Bitmeyen süreç! Hep zor, hep diken üstü. Sanki bir gün “Türkiye çok rahat bir dönemden geçiyor, her şey yolunda” diyen birini duyduk. Ne zaman sorsan kriz var, tehdit var, tehlike var. Ama o koltuklar hiç boşalmıyor, o imtiyazlar hiç terk edilmiyor.
2 numara: “Bu seçim diğerleri gibi değil.”
Her seçimde aynı cümle. “Bu seçim kader seçimi”, “Bu seçim memleket meselesi”… Hadi oradan! Sizin için her seçim kendi koltuğunuzun geleceğiyle ilgili. Milletin kaderi çoktan bir kenara atılmış, siz hâlâ propaganda yapıyorsunuz.
3 numara: “Başka kim var?”
İşte kibirin, vizyonsuzluğun, meydan okuyormuş gibi görünürken aslında milletten umudunu kesmiş bir siyasetin itirafı. “Ben olmasam ne olacak?” diyenlerin, ülkeyi kendine mahkûm edenlerin sözü. Oysa milletin içinden binlerce vatan evladı çıkar, yeter ki sizin kurduğunuz duvarlar yıkılsın!
4 numara: “Filan parti meclise girerse, bilmem kim nereye gelirse ülke biter.”
Yani biz siz varsanız yaşıyoruz, siz yoksanız memleket mezara giriyor öyle mi? Bu korku siyasetidir, şantaj siyasettir. Oysa demokrasilerde halk karar verir, siz değil. Millet kimi isterse o gelir, ülke de batmaz, ayakta da kalır.
5 numara: “Gençler bizim umudumuz.”
Ama aynı gençleri işe almaz, fikirlerini dinlemez, hayallerini hor görürsünüz. Umut dediğiniz gençlerin pasaport başvurusuyla gözleri doluyor, çünkü bu topraklarda sizin yüzünüzden nefes alamıyorlar!
6 numara: “Halkımız her şeyin en doğrusunu bilir.”
Seçimden önce “millet iradesi”, seçimden sonra “cehalet”, “algı operasyonu”, “dış güçlerin oyunu”. Halk sadece size oy verince mi doğruyu biliyor? Sizin dışınızda birini tercih edince hemen “kandırılmış” mı oluyor?
7 numara: “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.”
Ne zaman duysam biliyorum ki biri yine birilerine saldırmış, kutuplaşma had safhada, ortalık toz duman. O birlik beraberlik lafı sadece oy dilenirken aklınıza geliyor. Seçim biter, “öteki”ler yine hain ilan edilir.
8 numara: “Biz sadece ve sadece milletimiz için varız.”
Millet dediğiniz sadece kendi tabanınız, kendi yandaşınız. Diğerleri yok hükmünde. İhaleyi alanlar millet değil, saray sofralarında oturanlar halk değil. Sokakta ekmek kuyruğunda bekleyen milletin umurunuzda olduğu yok!
9 numara: “Algı operasyonlarıyla mücadele ediyoruz.”
Gerçekler ortaya çıkınca hemen “algı” diyorsunuz. Yani ortada ne yolsuzluk var, ne torpil, ne liyakatsizlik; hepsi “algı.” Madem algıysa neden yargıdan kaçıyorsunuz? Neden gerçeklerle yüzleşmiyorsunuz?
10 numara: “Biz hizmet için buradayız.”
Hizmet deyince akla ilk gelen akraba atamaları, yandaş müteahhitler, danışman ordusu, bitmeyen şatafat ve bir türlü doymayan iktidar hırsı. Hizmet halkaysa neden halk perişan?
—
Bu klişelerle halkı oyalayanlar, artık başka bir dil, başka bir siyaset tarzı üretmek zorunda. Çünkü millet artık bu şablon cümlelerden, içi boş nutuklardan bıktı. Kalıp konuşan, yapay gülümseyen, elini vicdanına değil anket kâğıdına koyan siyasetçi dönemi kapanmak zorunda.
Millet ezber değil, icraat görmek istiyor. “Zor süreç” edebiyatıyla koltuk devşirenler değil, zor süreçte taşın altına elini koyanlar lazım bize.
Yeter artık, milletin zekâsını hafife alan cümleler değil; dürüstlük, hesap verilebilirlik, samimiyet ve cesaret konuşmalı bu topraklarda.