Ak parti genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son konuşmasında bir kez daha “Türk, Kürt, Arap bir olunca” diyerek ümmet romantizmine sarıldı.
Çin Denizi’nden Adriyatik’e at koşturduğumuz günleri anlatırken, kendi siyasi hayal dünyasındaki “birlik” modelini geçmişe boca etti.
Lakin eksik anlattı.
Yanıltıcı anlattı.
Ve en önemlisi: Tarihi tahrif etti.
Kendisine saygı çerçevesinde gerçeklerle cevap vermek zorundayım.
Bu coğrafyada ne zaman Türk, devleti kılıcıyla, iradesiyle, aklıyla kurduysa adalet geldi.
Ne zaman ki devlet, dinin ya da ümmetin himayesine verildi, yıkım kaçınılmaz oldu.
Selçuklular: Devleti Oğuz Aklı Kurdu, Gazali Aklı Yıktı
Büyük Selçuklu, Arap ve Fars dünyasının çöktüğü bir çağda, Horasan’dan çıkan Türk cihan aklının ürünüdür.
Kurucu liderlere bakın:
Selçuk Bey, Tuğrul Bey, Çağrı Bey, Alparslan…
Hepsi devletin meşruiyetini İslam’dan değil, Türk töresinden ve savaş meydanlarındaki zaferden aldı.
Ama sonra ne oldu?
Medreseler açıldı, akıl tasfiye edildi.
Gazali’nin “felsefe küfürdür” anlayışıyla bilim susturuldu.
Devlet, tarikatların, ulemanın, rüya yorumcularının eline kaldı.
Ve sonra:
Keykavus, Keykubat, Keyhüsrev gibi “şehirli” hükümdarlar geldi.
Saraylarda rüya gören, rüya ile fetva veren, orduyu evliya hikâyeleriyle idare eden padişahlar…
Devlet çöktü.
Osmanlı: Ertuğrul’dan Orhan’a Devlet; Vahdettin’den Halife’ye Çöküş
Osmanlı, dağ başında bir beylik olarak başladı.
Kılıçla, adaletle, töreyle büyüdü.
Kurucuları kimdi?
Ertuğrul Gazi, Ataman Bey, Orhan Gazi…
Hepsi Türkmen aklının temsilcisiydi.
Ne şeyhleri vardı başlarında, ne mollaları devlette hakimdi.
Ama sonra…
Abdülmecid, Fransız modasıyla ümmetin gençliğini zehirledi.
Abdülhamid, devleti tarikatlarla yönetmeye kalktı.
Vahdettin, sarayda Kur’an okurken İngiliz gemisiyle kaçtı.
İşte size ümmet devletiyle gelen çöküş.
Türk Devleti: Kurulur Kılıçla, Yıkılır Duayla
Tarihi iyi okuyun.
Hiçbir Türk devleti, “ümmet kuralım” diyerek doğmadı.
Hepsi milletin iradesiyle, ordu disipliniyle, kılıçla kuruldu.
Ama yıkılırken her seferinde aynı senaryo vardı:
Devletin başına “görünmeyen evliya”lar geçti.
Halüsinasyon gören mollalar, siyasete yön verdi.
Tarikatlar, tekkeler, rüyalar, keramete dayalı idare anlayışı, devleti içten çürüttü.
Araplar ve Kürtler: Tarihi Dostluk Değil, Hesapçılık Üzerine Kurulu
Tarihte Türk’ün en fazla ihanete uğradığı iki topluluk varsa, biri Arap diğeri Kürt olmuştur.
Araplar: “Ümmet” Masalıyla Gelen Hançer
1916’da Mekke Emiri Şerif Hüseyin, İngiliz altınlarıyla isyan etti.
Osmanlı subayları, “ümmet kardeşi” bildiği Araplar tarafından çöllerde boğazlandı.
Lawrence of Arabia, “Araplarla iş tutmak kolay; hem satarlar, hem dönerler” demişti.
Fahreddin Paşa Medine’yi savunurken karşısında İngiliz yoktu sadece.
Arap “kardeşlerimiz” vardı.
Bugün de aynı tablo devam ediyor:
Filistin davasını pazarlık konusu yapan Suudlar,
Türkiye’yi “ümmet lideri” yapıp kendi iç iktidarlarını sağlamlaştırmak isteyen Katar,
ABD’nin taşeronu haline gelen Ürdün ve Mısır…
Hepsi aynı stratejide: Türk’ü kullanan, sonra sırt çeviren.
Kürtler: Tefrika ve Ayrı Devlet Hayali
1925 Şeyh Said isyanı, İngiliz destekli Kürt devleti kurma planıydı.
1930 Ağrı İsyanı, Türk devletine karşı doğrudan silahlı başkaldırıydı.
1984’ten beri süren PKK terörü, Kürtleri değil; emperyalizmi temsil eder.
Bugün hâlâ “kardeşiz” diyen Kürt siyasetçilerin ağzından “Türk milleti” lafı çıkmaz.
Çünkü hedefleri kardeşlik değil, devleti ele geçirme projesidir.
Atatürk: Türk Aklıyla Kurulan Devletin Zirvesi
Mustafa Kemal Paşa, ümmet değil millet devleti kurdu.
Lozan’da sadece toprak kazanmadı;
Milletin tanımını, Türk kimliğini, hukuku, egemenliği kazıdı tarihe.
O yüzden diyorum:
Ne ümmetçilikle,
Ne Arap’la,
Ne Kürt’le,
Ne tarikatlarla…
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği Türk milletinin aklı, bilimi ve iradesindedir.
Son Olarak: Biz Ümmetin Artığı Değil, Milletin Evladıyız
Biz Selçukluyuz ama Keyhüsrev değiliz; Alparslan’ız.
Biz Osmanlı’yız ama Vahdettin değiliz; Orhan Gazi’yiz.
Biz Cumhuriyetiz ama Mandacı değiliz; Atatürk’üz.
Kılıçla büyüyen, akılla yöneten, töreyle ayakta kalan bir milletin çocuklarıyız.
Bizi ümmetle karıştıranlar, tarihin hangi tarafında durduğuna iyi baksın.
Çünkü Türk devleti dua ile değil, kılıçla kurulur.
Ve ancak töre bozulursa, yıkılır.


