Kadir Uğur YILMAZ

MEMURİYET Mİ? İMTİYAZ MI?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Memuriyet mi, İmtiyaz mı?

Devlet memurluğu, milletin emaneti üzerine kuruludur. Kamu görevini üstlenen her birey, aslında bir maaş bordrosundan çok daha fazlasını temsil eder: Adaleti, güveni ve milletin alın terinin karşılığını. Ancak bugün geldiğimiz noktada, devlet memurluğu liyakatin değil, imtiyazın adresi haline gelmiş durumda. İşini hakkıyla yapmayan, oturduğu koltuğu millete hizmet etmek yerine kişisel veya zümresel çıkarları için kullanan memurlar, bürokrasinin çarklarına kum tanesi gibi sıkışıyor ve devleti adeta felç ediyor.

Peki, çözüm nedir?

Çözüm, öncelikle memuriyetin dokunulmaz bir zırh değil, görev ve sorumluluklarla dolu bir misyon olduğunun idrak edilmesidir. Bir devlet memuru, görevini ihmal ettiğinde, halka zulmettiğinde veya devletin kaynaklarını haksız bir biçimde kullanmaya kalktığında, tıpkı özel sektörde olduğu gibi, derhal görevden el çektirilmelidir. Öyle yıllarca süren soruşturmalar, göstermelik disiplin cezaları, “geçici görevle başka yere gönderme” gibi çözümlerle değil; doğrudan, net ve kararlı bir şekilde…

Bugün Türkiye’de memuriyet bir ayrıcalık gibi algılanıyor. Öyle ki işini yapmayan memurlar bile, “Bana bir şey olmaz” rahatlığı içinde. Çünkü biliyor ki sistem onları gerçekten cezalandırmıyor. En fazla görev yerleri değiştiriliyor, maaşlarından ufak kesintiler yapılıyor ya da unutulmaya yüz tutmuş soruşturma dosyaları arasında kaybolup gidiyorlar. Ancak devlet, yük olanı değil, yük alanı sırtlamalıdır!

Kamu düzeninin sağlanması için en temel gereklilik, işini layıkıyla yapmayanın sistemden ayıklanmasıdır. Çünkü liyakat sadece ehil olanın göreve getirilmesiyle değil, ehil olmayanın da temizlenmesiyle mümkündür. Devletin asli görevi, nitelikli kadrolarla hizmet üretmek, vatandaşına adil, hızlı ve kaliteli kamu hizmeti sunmaktır. Ancak şu anki sistem, ehil olmayanları koruyan bir duvar örmüş durumda. İşin ilginç yanı, bu duvarı yıktığımızda gerçekten işini yapan, devlete ve millete hizmet etmeyi şeref bilen liyakatli memurlar da rahat bir nefes alacaktır.

Bir diğer mesele ise bürokrasinin siyaset üstü olması gerektiği gerçeğidir. Devlet memurluğu, herhangi bir ideolojinin, cemaatin, grubun veya siyasi çevrenin arka bahçesi olamaz! Kimse, bulunduğu makamı birilerine sadakat göstererek elde edemez, etmeye de kalkışmamalıdır. Sadakat, kişilere veya gruplara değil, yalnızca devlete ve millete olmalıdır.

Türkiye’nin önündeki en büyük reform alanlarından biri budur. Artık kamuda çalışmanın “garanti bir iş” olduğu algısını yıkmalı, devlete yük olanlarla yolları ayırmalıyız. Çünkü devlet, kimsenin sırtında taşımak zorunda olduğu bir kambur değildir; aksine, milletine hizmet için hızla koşması gereken bir organizmadır. O yüzden bu ayıklama hareketi bir an önce başlamalı, devletin sırtındaki fazlalıklar atılmalı ve bu büyük organizmanın hareket kabiliyeti artırılmalıdır.

Aksi takdirde, devletin her kademesinde çürümeye yüz tutmuş bir yapı, halkı ezmeye, adaletsizliği körüklemeye ve milletin devlete olan güvenini sarsmaya devam edecektir. O yüzden soralım: Memuriyet mi, imtiyaz mı? Eğer cevap memuriyet ise, o zaman liyakat esas alınmalı ve liyakatsizler kapının önüne konmalıdır.

Devlet, memleketi sırtında taşıyan bir mekanizmadır, omuzlarında yük olanları değil!

MEMURİYET Mİ? İMTİYAZ MI?

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!