CHP muhalefeti istismar ve işgal ediyor, AKP iktidarının seçimi kazanması için elinden geleni yapmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz seçimlerde gördük ki halkı kendilerinden soğutmak için ellerinden geleni yaptılar, lakin muhalefeti kaybetmemek için yeterli şirinliği de gösterdiler. 2023 Mayıs seçimlerinde ekonomik kriz, göçmen krizi, deprem krizi gibi sorunların yanında HÜDAPAR gibi bölücü bir parti ile beraber seçime girdiler. Seçimi AKP’nin kaybetmesi için gerekli ortam ve sebepler hali hazırda vardı; lakin CHP, milyonların başlatmış olduğu sosyal medyada büyük ses getiren “Kılıçdaroğlu aday olmasın” akımı ile seçimi kesin olarak kaybedecek adayın o olduğunu belirtti. Seçim riske atılamaz, kesin kazanacak aday olsun istiyoruz diyen halkı dinlemeyip Kılıçdaroğlu’nu aday çıkarttılar. Halkın taleplerinin ne denli umursanmadığı gözler önüne serildi. Ama yine seçimi kaybetmeyi kesinleştirmek için başka politikalar da izlediler. Kemal Kılıçdaroğlu, bir vatandaşın evine ziyarete gitti ve evde resim çekinerek sosyal medyada paylaştı. Resimde Kemal Kılıçdaroğlu bir seccadeye ayakkabıları ile basıyordu. Bu, ülke gündeminde bomba etkisiyle patladı ve milyonların konuştuğu haber oldu. Kemal Kılıçdaroğlu, din düşmanı ve dine karşı bir profil çizildi. Halkın gözünden iyice düştü. Kılıçdaroğlu’na oy verip iktidarı değiştirmeyi düşünen seçmenin bir kısmının fikri değişti. İstedikleri oldu; o resim kasıtlı hazırlanmış bir propaganda idi ve istedikleri başarıya ulaştı. Ama onlar için yeterli değildi. Türk milletinin iki büyük zaafı vardı: birisi din, diğeri vatan. Din kısmı halledilmişti; fakat vatan kısmı için de bir şey yapılmalıydı. Kemal Kılıçdaroğlu, bir mitinginde Selahattin Demirtaş’a özgürlük naraları atarak milletin vatan-millet damarına basarak iyice gözden düşerek kendi kitleleri ile baş başa kalarak kazanabileceği oy kitlesini kasıtlı bir şekilde kaybederek ortağı olan iktidara hizmet ettiler.
2023 genel seçimlerinden sonra muhalif seçmen umutsuzluğa kapıldı ve CHP’ye küstüler. Bir sonraki genel seçimler için ortam hazırlanması gerekiyordu ve yeni bir strateji geliştirdiler. İktidardaki ortakları ile anlaşarak 2024 yerel seçimlerinde başarı göstererek küskün seçmeni geri kazanarak 2028 genel seçimlerine ortam hazırladılar.
Devlet Bahçeli, parti genel kurulu konuşmasında terörist başı Abdullah Öcalan için “tecridi kaldırılırsa gelsin, dem parti grup sıralarında silah bırakma çağrısı yapsın” diyerek yıllarca söyledikleri ile çatıştı ve millet gözünde dönek, teröre meyilli gibi söylemlere maruz kaldı. CHP için bir intikam almak için fırsat geçmişti. CHP, DEM parti ile ufak bir temas da bulunsa her seferinde hem AKP hem de AKP seçmeni tarafından vatan haini ilan ediliyordu. Bu durumda CHP için büyük bir avantaj yakalayabileceği büyük bir fırsat olmuştu. Gözler CHP’ye çevrildiğinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Ben Kürtlere bir devlet veriyorum” gibi söylemleri ile elindeki avantaja geçirecek bu fırsatı elinin tersi ile itmesi, iktidara nasıl hizmet ettiklerini ortaya döktü ve seçimi kazanmamak için çabaladıklarını bir kere daha kanıtladı.
2028 seçimlerine gittiğimiz süreçte seçim hazırlıkları sürerken ve erken seçim çağrıları yaparken mevzu yine adaya geldi. Halk, Özgür Özel’in aday olacağını düşünürken aday olmayacağını açıklayarak şaşkınlığa sebep oldu. CHP için iki aday kalmıştı: Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Ekrem İmamoğlu, her ne kadar popüler ve karizmatik bir şekilde politika ve görevini sürdürse de bir kesim tarafından sevilsede, milletin istediği asıl aday Mansur Yavaş’tı. Çünkü seçimi kesin kazanacak olan, hem sağ hem sol seçmenden oy alabilecek, gençlik tarafından sevilen, MHP kökenli olması ile milliyetçi seçmene hitap eden Mansur Yavaş’tı. Halk, “Ekrem İmamoğlu olur ama Mansur Yavaş olursa daha iyi, seçim riske atılmasın” diyordu. Ama CHP, ön seçime hazırlık için aday belirlerken bir toplantı sonrası Mansur Yavaş, ön seçimde aday olmayacağını açıkladı. CHP’nin tek adayı olarak CHP içinden sivrilerek çıktı. CHP yine iktidar ortağına kazandırmak için elinden geleni yapıyor.