Türklük: Dinle Başlamadı, Dinle Bitmez

Türklük: Dinle Başlamadı, Dinle Bitmez

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk milleti dediğimizde, binlerce yıllık bir yürüyüşten, devlet kurmuş, medeniyet inşa etmiş, çöl ortasında otağ dikmiş, bozkırda yasa koymuş bir milletten bahsediyoruz. Bu milletin hikâyesi, ne bir peygamberle başlamıştır ne de bir kitapla sınırlanmıştır. Türklük, bir dinin içine hapsedilemeyecek kadar derin, bir inancın sınırlarında tarif edilemeyecek kadar büyüktür.

Bugün bazı çevreler, Türklüğü sadece İslam’la tanımlamaya çalışıyor. Oysa İslamiyet, bu milletin inanç tarihindeki önemli ama yalnızca bir dönemdir. Göktürkler’den Uygurlar’a, Hazarlar’dan Karamanlılara kadar nice Türk topluluğu farklı inançlarla yaşamış, ama hepsi aynı kökün dalları olmuştur. Bugün “din birliği olmadan millet olunur mu?” diye soranlara sormak gerekir: O hâlde bin yıl önceki Şaman Türk, ya da Budist Uygur Türk değil miydi?

Bu topraklarda yaşayan Hıristiyan Türk vatandaşlarımızı, “Haçlı zihniyeti” diyerek ötekileştirenler, tarih cahilliğiyle yetinmiyor; toplumsal birliğe de zarar veriyor. Gagauzları, Karamanlıları, bin yıl boyunca bu vatana hizmet etmiş, sadakat göstermiş Hıristiyan Türkleri nereye koyacağız? Ya da Osmanlı ordusunda sancak taşıyan Ermeni, Süryani, Rum kökenli askerleri ne yapacağız? Vatanseverliği sadece camide arayan zihniyet, kıblesi millet olanı görmezden geliyor.

Türk milleti, egemenliğini hiçbir zaman sadece dine yaslamamıştır. Orhun Yazıtları’nda geçen “İl gider, töre kalır” sözü, bu milletin aslında neye yaslandığını gösterir: Töreye. Yani akla, adalete, düzene ve ortak hafızaya. İslam geldikten sonra bu töre İslam’la harmanlanmıştır ama özü değişmemiştir. İşte bu yüzden Türk milleti, dini değil, milleti esas alarak tarih sahnesinde kalmıştır.

Bugün Türkiye’deki bazı yapılar, dini kullanarak milletin kimyasını bozmakta, kendinden olmayanı “öteki” ilan etmektedir. Dini, siyasi bir aygıta dönüştürerek Türklüğü eritmeye çalışanlar, aslında emperyalizmin içimizdeki taşeronlarıdır. Unutmayalım ki, dinler üstü bir aidiyet olan Türklük, bu toprakların mayasıdır. Bu maya bozulursa, ne cami kalır ne kilise, ne ezan ne çan…

Türkiye Cumhuriyeti, bir din devleti değil, bir millet devletidir. Bu milletin içinde farklı inançlar olabilir ama tek bir ruh vardır: Türklük bilinci. O yüzden kimse kimseyi inancından ötürü millilik testine tabi tutamaz. Türk olmak için illa Müslüman olmak gerekmez; yüreği bu vatan için atan herkes, bu milletin asli unsurudur.

Tarihten ders alacaksak, milleti dinle değil, töreyle ve ortak kaderle tanımlamamız gerekir. Bu ülke, Kürt’üyle, Türk’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Hıristiyan’ıyla, Musevi’siyle bir bütündür. Kim ki bu birliği bozmak ister, kim ki Türklüğü dini kalıplarla tarif etmeye kalkar, o kişi bu millete düşmanlık ediyor demektir.

Çünkü biz, birlikte Türk’üz.

Çünkü biz, aynı toprakta, aynı bayrağın altında yaşıyoruz.

Çünkü biz, aynı toprağa düştüğümüzde, hangi dine ait olduğumuz değil, ne uğruna öldüğümüz yazılır mezar taşımıza: VATAN.

Türklük: Dinle Başlamadı, Dinle Bitmez

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni yayımlardan haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!