Ugur Turgut ILGAR

Emanetin Ağırlığı ve Sorumluluğu

TÜRKÇÜLER, CUMHURİYET BİZİM MUZLARIMIZDA YÜKSELEN BİR SANCAKTIR VE ONU ASLA YERE DÜŞÜRMEMELİYİZ. ONUN YERE DÜŞMESİ, ATALARIN MİRASININ LEKELENMESİ DEMEKTİR.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhuriyet’in Bekçisi Türkçülere Bir Mektup

Ey Türkçü,

Bu satırlar bir kutlama mesajı değildir. Bu, bir yüz yılın ötesinden bize ulaşan bir emaneti hatırlatma mektubudur. Çünkü 29 Ekim, sadece bir takvim günü değil, Türk milletinin tarih boyunca biriktirdiği iradenin yeniden doğduğu gündür. Ve bugün, o doğuşun anlamını koruyacak olan bizleriz — Türkçüleriz.

Cumhuriyet, kâğıt üzerindeki bir yönetim biçiminden çok daha fazlasıdır. O, bir milletin kendi kaderini yeniden eline alışının adıdır. Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu düzen, yalnızca bir idari dönüşüm değil, Türk’ün ruhunun çağdaş dünyada yeniden inşasıydı. O gün atılan imza, yalnızca bir devletin kuruluş belgesi değil; bir milletin yeniden var olma andıydı.

Bugün o andın üzerinden yüz iki yıl geçti. Cumhuriyet ayakta, ama çevresinde yeni tehditler, yeni ihanetler, yeni gafletler dolaşıyor. Kimi cehaletle, kimi çıkarla, kimi kasıtla Cumhuriyet’in özünü boşaltmaya çalışıyor. Fakat Cumhuriyet’in temeli, bir milletin yüreğine kazınmış bir inançtır; yıkılamaz. Yıkılmaması da Türkçülerin omuzlarında yükselen bir görevdir.

Ey Türkçü genç, senin görevin Cumhuriyet’i yalnızca kutlamak değil, anlamaktır. Atatürk’ün “Cumhuriyet fazilettir” sözü, bir süs değil, bir sorumluluktur. Bu fazilet, ancak Türkçü ahlakla korunur. Çünkü Türkçülük, milletin menfaatini kendi menfaatinin üstünde tutmak; bilimi, aklı ve üretimi rehber edinmektir. Cumhuriyet, Türkçülüğün kurumsallaşmış hâlidir. O hâlde Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Türkçülüğe sahip çıkmaktır.

Geçmişi yad etmek, bugünü sorgulamak ve geleceği inşa etmek… İşte 29 Ekim’in Türkçü için anlamı budur. Biz geçmişi, hamaset için değil; geleceği doğru inşa etmek için anarız. Atatürk ve silah arkadaşları yalnızca bir devlet kurmadılar, bir ruh bıraktılar bize. O ruh, teslimiyetin değil, direnişin; taklidin değil, üretimin; dalkavukluğun değil, onurun ruhudur.

Bu yüzden Cumhuriyet, yalnızca bir tarihsel kazanım değil, bir idealdir. Bu ideal, devletin adaletle, milletin birlikle, insanın akılla yükseldiği bir düzendir. Bu düzenin temelleri sarsıldığında, onu yeniden sağlamlaştıracak olan yine Türkçüler olacaktır. Çünkü Türkçülük, Cumhuriyet’in ideolojik hafızasıdır.

Ey Türkçü,

Bu mektubu okurken bil ki, 29 Ekim yalnızca geçmişin şanlı bir hatırası değildir. O, senin yarın kuracağın ülkenin pusulasıdır. Cumhuriyet, bitmiş bir eser değil, sürekli işlenmesi gereken bir demirdir. Her nesil onu yeniden döver, yeniden biçimlendirir. Eğer biz susturulmuş, sindirilmiş, kimliğinden uzaklaşmış bir toplum hâline gelirsek; Cumhuriyet yalnızca duvarlarda asılı bir fotoğraf olur.

Fakat eğer biz Türkçüler, kalemimizle, aklımızla, cesaretimizle bu ülkenin geleceğini yeniden yoğurursak, o zaman Cumhuriyet yeniden gençleşir. Çünkü Cumhuriyet, Türk’ün vicdanında yaşayan bir fikir, bir inanç, bir karakterdir.

29 Ekim 2025’te, o büyük emanetin önünde bir kez daha saygıyla eğilirken şunu hatırlamalıyız:

Cumhuriyet bize verilmedi; alın teriyle, kanla, fikirle kazanıldı. Onu korumak da yalnızca bir görev değil, bir varlık sebebidir. Türkçülük, bu görevin adıdır.

Bu mektup, geçmişin kahramanlarına bir teşekkür, bugünün Türkçülerine bir hatırlatma, yarının Türklerine bir vasiyettir.

Cumhuriyet, Türk’ün en büyük zaferidir — ve o zaferin bekçileri biziz.

TÜRKÇÜLER, CUMHURİYET BİZİM MUZLARIMIZDA YÜKSELEN BİR SANCAKTIR VE ONU ASLA YERE DÜŞÜRMEMELİYİZ. ONUN YERE DÜŞMESİ, ATALARIN MİRASININ LEKELENMESİ DEMEKTİR.

Yazar: Uğur Turgut Ilgar

Börü Budun Dergisi – 29 Ekim 2025 Özel Yazısı

Emanetin Ağırlığı ve Sorumluluğu

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!