Sayın Bakan,Bu mektubu yazarken her Türkçünün hissetmesi gereken o derin acıyı taşıyorum. Size hitap ederken, ülkemin geleceğini, gençlerimizin eğitimini ve milletimizin refahını göz önüne alarak daha yapıcı bir dil kullanmak isterdim, ancak ne yazık ki şu anki icraatlarınız buna müsaade etmiyor.
Göreviniz, Türk milletinin en değerli varlığı olan çocuklarını, gençlerini, vatanın aydınlık geleceğine hazırlamak olmalıydı. Ancak göreve geldiğiniz günden bu yana görüyorum ki bu görevden fersah fersah uzak, adeta milletimizin umutlarını söndüren bir tavır içindesiniz. İcraatlarınız, milletin beklentilerinin tam zıttında. Daha basit bir soruyu sormak istiyorum: Bir ülkenin eğitim bakanı olarak, o ülkenin çocuklarına bir öğün yemek sağlayamıyorsanız, hangi başarıyı sağlayabileceksiniz? Gençlerimizi eğitmek bir yana, onların en temel gereksinimlerini bile karşılayamayan bir sistemin başındaki isim olarak neyi savunuyorsunuz?
Tarikatlar ve cemaatlerle kurduğunuz yakın ilişkiler, Türk milletine yapılmış en büyük ihanetlerden biridir. Türk’ün eğitim sistemi, milletimizin bağımsız karakterine uygun olmalıydı. Ancak siz, gerici ve irticai gruplara kapılar açarak bu ülkenin laik, çağdaş değerlerini ayaklar altına seriyorsunuz. Bu tarikatların karanlık köşelerinden çıkardığınız eğitim modeli, ancak ve ancak çocuklarımızı karanlığa hapseder.Eğitim sistemini öyle bir çöpe çevirdiniz ki, şu an ne öğretmenler ne öğrenciler ne de milletimiz memnun. Çürümüş ve yozlaşmış bir sistem yarattınız, içinde bilim yerine hurafe, aydınlanma yerine karanlık, yenilikçilik yerine dogmatizm var. Bugün Türkiye’nin eğitimde geldiği bu nokta, siz ve sizi o koltuğa atayanların eseridir.
Milli Eğitim Bakanlığı’na atanmış biri olarak, Türk milletinin en büyük düşmanı gibi hareket etmekte ısrarcısınız. İrticai faaliyetleri destekleyen icraatlarınızla, Türk’ün tarihine, kültürüne, medeniyetine sırtınızı döndünüz. Oysaki o koltukta oturan kişinin, Türk’ün milli çıkarlarını ve çağdaş bir eğitim anlayışını savunması gerekirdi. Ama siz, bizzat ihanet ediyorsunuz.
Sayın Bakan,
Eğitimdeki başarısızlığınız yalnızca bugünü değil, yarınımızı da karanlığa mahkûm ediyor. Sizden daha fazlasını beklemek zaten bir yanılgı olurdu, çünkü icraatlarınız, Türk milletine ve medeniyetine karşı yürüttüğünüz sistematik yıkımın bir göstergesi. Kendinizi büyük bir başarı hikâyesi olarak sunuyor olabilirsiniz, ancak gerçekler ortada: Gençlerimiz, sınavlarda başarısız, temel bilimsel bilgiye erişemeyen, yeteneklerini geliştiremeyen bir nesil haline geliyor. Siz, bu büyük çöküşü seyrederken, milletin umutlarını çalıyor, geleceğini karanlığa gömüyorsunuz.
Tarikatlar ve cemaatlerle olan yakınlığınızın yanı sıra işinizi yapmak yerine enerjinizi gündelik siyasi tartışmalara harcıyor olmanızın sonuçlarını hep birlikte görüyoruz. Türk milletinin sırtından geçinen bu karanlık yapılar, sizin sayenizde daha da eğitim sistemine sızmış durumda. Laiklik, çağdaşlık, akılcılık… Hepsi siz ve sizi oraya atayanların döneminde yerle bir oldu. Eğitimi, bu karanlık odakların ellerine teslim etmekten çekinmemeniz, Türk milletine karşı işlenmiş bir suçtur. Türk eğitim sistemini, medeniyet yolundan sapmış bir çöplüğe çevirdiniz. Her köşede hurafeler, bilimsellikten uzak anlayışlar, akıl dışı öğretiler var. Bugün çocuklarımız, medeniyete ışık tutacak bilgi yerine adına okul denilen ama okuldan daha çok dipsiz bir kuyuyu andıran karanlık köşelerde yetiştiriliyor.
Bir Türkçü olarak size hatırlatmak isterim ki, Türk’ün geleceği, geçmişine sahip çıkmakla değil, geleceğe sağlam adımlarla ilerlemekle mümkündür. Ancak siz, geçmişe dönmeyi, karanlık bir geleceği tercih ediyorsunuz. Eğitim sistemini modern bir yapıya kavuşturmak yerine, yobazlığa ve gericiliğe kapılar açıyorsunuz. Bu kadar mı büyük bir ihanet olur? Evet, sizin döneminizde Türk çocukları bir öğün yemek bile yiyemiyor. Oysa eğitim, yalnızca zihinsel gelişim değil, aynı zamanda fiziksel ve sosyal gelişimi de desteklemeliydi. Siz ise en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan bir gençliği sahipsiz bıraktınız.
Sayın Bakan,
Eğitim sistemi, bir milletin varlık sebebidir. Ancak siz, bu sistemin temellerine dinamit koymuş, onu bir enkaza dönüştürmüş durumdasınız. Göz göre göre bu çöküşü yönetiyorsunuz. Öğrencilerimiz gelecek kaygısıyla boğuşurken, siz sadece koltuğunuzda oturup, her şeyin yolunda olduğunu iddia ediyorsunuz. Milletimizin evlatları, eğitim almak bir yana, geleceğe dair umutlarını bile kaybetmiş durumdalar. Çünkü siz, onların önüne set çekiyor, onları karanlık bir geleceğe mahkûm ediyorsunuz.
Sizin yerinizde olan birinin, bir an evvel Türk milletinin karşısına çıkıp istifa etmesi gerektiği aşikâr. Ancak siz, sanki bütün bu olanlar sizin eserinize bir övgüymüş gibi davranıyorsunuz. Türk milletine yapılabilecek en büyük ihaneti sergiliyorsunuz ve hâlâ o koltukta oturabiliyorsunuz.
Sayın Yusuf Tekin,
Size acilen bu millete karşı daha fazla zarar vermeden istifa etmenizi tavsiye ediyorum. Türk milletinin size ve sizin gibilerine artık sabredecek gücü kalmamıştır. Yıkımın son bulması için en kısa zamanda çekilmeniz gerekmektedir. Unutmayın ki Türk milletinin sabrı sınırlıdır, ancak öfkesi sınırsızdır. Bu milletin önüne taş koyan her kimse, zamanı geldiğinde bu taşın altında ezilecektir. Şimdiye kadar olanların telafisi elbette ki mümkün olmayacak, ancak hiç değilse bu ihanetin daha da derinleşmemesi için yapmanız gereken tek doğru adım, istifa etmektir.Son olarak, size bir Türkçü olarak şunu söylemek isterim: Türk milleti irticaya, yobazlığa, gericiliğe ve ihanete boyun eğmeyecektir. Türk’ün iradesiyle baş edebileceğinizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Tarih, hainlere nasıl muamele edildiğini çok iyi bilir ve sizi de bu hainler listesine eklemekten kaçınmayacaktır.
Derhal istifa edin.
14.11.2024
ILGAR
