Bir Proje Ekrem İmamoğlu
Türkiye’de siyaset, uzun yıllardır kurgulanmış bir satranç oyunundan farksızdır. Güç sahipleri, milletin algısını yönlendirmek ve kendi iktidarlarını garanti altına almak adına çeşitli psikolojik operasyonlara başvururlar. İşte tam da bu bağlamda, Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi, sıradan bir siyasi tercih değil; bilinçli bir proje, bir stratejik hamledir.
AKP’nin yıllardır uyguladığı taktiklerden biri, rakiplerini bizzat kendisinin belirlemesidir. Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi, kendilerine muhalif görünen ama aslında sistemin devamını sağlayacak isimleri piyasaya sürerek, muhalefeti kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır. Ekrem İmamoğlu, işte tam da bu amaca hizmet eden bir figür olarak sahneye çıkarılmıştır.
Neden Ekrem İmamoğlu?
CHP’nin içerisinde millî değerlere bağlı, devlet geleneğini bilen, gerçekten halkın menfaatlerini düşünen ve iktidara geldiğinde Erdoğan döneminin izlerini silebilecek isimler varken, neden Ekrem İmamoğlu tercih edilmiştir? Bunun cevabı basittir: Ekrem İmamoğlu, AKP’nin alternatifi gibi görünse de, aslında onun bir devamıdır.
Siyasi geçmişine ve söylemlerine baktığımızda, İmamoğlu’nun “ılımlı muhafazakâr” olarak lanse edildiğini, CHP’nin klasik çizgisinden farklı bir profil çizdiğini görüyoruz. Bu durum, özellikle AKP’den kopan seçmeni cezbetmek adına bilinçli olarak tasarlanmış bir imajdır. Ancak mesele sadece imajla sınırlı değildir. Ekrem İmamoğlu, söylemlerinde milliyetçi bir duruş sergileyemez; çünkü arkasında kendisini destekleyen belirli sermaye grupları ve uluslararası odaklar bulunmaktadır.
Bu noktada Mansur Yavaş detayı göz ardı edilemez. Mansur Yavaş, hem milliyetçi bir gelenekten gelmiş olması hem de “Has Anadolu çocuğu” kimliğiyle Türkiye genelinde daha büyük bir saygı ve sevgi görmektedir. Ancak CHP’nin sol görüşlü yapısı itibariyle İmamoğlu’nda diretmesi, bir nevi Mansur Yavaş’ı dışlamak anlamına gelmektedir. Oysa Yavaş, geniş kitleleri birleştirebilecek ve halkın güvenini kazanmış bir figür olarak çok daha güçlü bir aday olabilirdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Muadili
Eğer İmamoğlu, AKP’nin kurduğu düzeni değiştirmek isteyen bir lider olsaydı, bugüne kadar sergilediği politikalar ve verdiği demeçler çok daha net bir tavır içerirdi. Ancak aksine, İmamoğlu’nun çizdiği profil, Erdoğan’ın genç ve daha modern versiyonundan ibarettir. O da Erdoğan gibi popülist bir söyleme sahiptir, o da halkçılık adı altında geniş kitlelere hitap etmeye çalışmaktadır. Ancak millî politikalar noktasında somut bir fark ortaya koyamamaktadır.
Örneğin, Türkiye’nin milli güvenliği, ekonomisi ve dış politikası konusunda İmamoğlu’ndan ne duyduk? İçinde bulunduğumuz krizlerin çözümü adına ne gibi projeler sundu? Kendi seçmenine dahi net mesajlar veremeyen birinin, ülke yönetiminde güçlü ve bağımsız kararlar almasını beklemek, büyük bir hayalden ibarettir.
İmamoğlu’nun Olası İktidarında Ne Olur?
Diyelim ki İmamoğlu bir şekilde Cumhurbaşkanı oldu. Peki, ne değişir? AKP’nin 20 yılda kurduğu düzen yıkılır mı? Yoksa sadece yeni yüzlerle aynı sistem devam mı eder?
Burada net konuşmak gerekir: Ekrem İmamoğlu, Erdoğan dönemini aratacak bir lider olacaktır. Çünkü kendisini iktidara taşıyan güçler, onu milletin menfaatleri doğrultusunda değil, kendi çıkarlarını koruyacak şekilde yönlendirecektir. Erdoğan’ı yıllarca eleştiren kesimler, İmamoğlu’nun benzer politikalarını görünce büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktır.
Bugün Ekrem İmamoğlu’nun siyasi figür olarak parlatılması, Türk milletinin önüne bir kez daha kontrollü bir muhalefet figürü koyma girişimidir. Gerçek anlamda bir değişim ve dönüşüm isteyenler, bu oyunu görmek ve ona göre hareket etmek zorundadır. Aksi halde, mevcut sistem yalnızca yeni yüzlerle devam edecek ve millet, yine aldatılacaktır.