Ömer Kalaycı[1]
21 Şubat 2024
Giriş
Terör-terörizm, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda da tüm dünyada varlığını sürdüren küresel bir sorundur. Dünya genelinde yasadışı suç örgütleri ve terör örgütlerinin, varlıklarını devam ettirebilme ve hedeflerine ulaşmaya çalışmalarının ana eksenini finans-politik araçlar gelmektedir. Terör-terörizm, dünyanın hangi coğrafyasına girerse girsin her ülkeyi-toplumu kalıcı veya geçici bir bunalıma, travmaya[2] ve belirsizliğe itmektedir. Çağın vebası terör, bazen kendisinden söz ettirmeyecek kadar gündem dışında kalsa da; ne zaman, nerede, nasıl, kimin tarafından ve ne kadar süreyle tekrar gündeme geleceği bilinmemektedir. Hangi ideolojik güdülerle hareket ederse etsin teröristler ve terör örgütleri, pek çok destek ve yardım aldıkları emperyalist ülkelerin birer aparatıdırlar. Terör örgütleri ve teröristler, kendilerine biçilen hedefler ve eylemler doğrultusunda, sözde iddia ettikleri halkının özgürlüğünü, bağımsızlığını ve geleceğini kurtarmak değil bilakis sözde temsil ettiklerini ileri sürdükleri halkını hayattan koparmaktır.
Teknolojinin gelişmesiyle beraber örgütler ve teröristler, varlıklarını ve eylemlerini sürdürebilmeleri için daha çok maddi kaynağa ihtiyaç duyarlar. Terör örgütleri günümüzde, petrol rafinelerinden, madenlere, enerji ve su kaynaklarından uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi pek çok uluslararası suç teşkil eden yasa dışı ticarete girişmektedirler. Terör örgütleri artık eylemlerini ve etkililiğini sınır ötesine taşımakta, planlarını dağ veya hücre evlerinin yanı sıra, şehirlerde villalarda ve gökdelenlerde planlamakta, profesyonelce kadrolaşmaktadırlar. Örgütler, özellikle bölücü terör örgütü, çok bileşenli olması bakımından eş liderlik ve numaralı liderler altında bir örgütlenme modeliyle büyümekte ve süreklilik sağlamakta, ideolojik yakınlık kurdukları terör örgütleri ve diğer suç örgütleriyle iş-güç birliğine girerek ortak hedef-amaçlar doğrultusunda eylemler gerçekleştirmekte, örgüt için gelir kaynaklarını mafyatik yöntemlerden çok uluslararası yasal şirket ve bankalar üzerinden ticaret ve mali kanallarına girerek legal/illegal kârlarını arttırmaktadırlar.
Reklam
Terör Örgütlerinin Gelir Kaynakları
Terör örgütlerinin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için finansal olarak desteklenmeleri ve süreklilik arz eden finans kaynakları temini önemli hususların başında gelir. Terör örgütlerinin temel amacı gelir elde etmek olmasa da mevcudiyetlerini sürdürebilmeleri için mali desteğe sahip olmaları gerekmektedir. Netice itibariyle finans desteği ve dış destek alamayan bir terör örgütünün uzun süre ayakta kalması mümkün değildir.
BM Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmesinde terörün finansmanı tanımı kısaca; “Herhangi bir kimse tarafından kısmen veya tamamen sözleşmede belirtilen eylemlerin gerçekleştirilmesinde kullanılması niyetiyle veya kullanılacağını bilerek doğrudan veya dolaylı olarak, yasa dışı bir şekilde ve kasten fon sağlama ve toplama” şeklinde tanımlamıştır. Bu nedenle terör örgütleri yasal kaynaklar ve yasal olmayan kaynaklardan; aidat ve bağışlar, vergi adı altında haraç, dernekler, vakıflar, örgütün ideolojisini ve hedeflerinin anlatıldığı yayınların satışından elde ettiği gelirler, dış kaynaklı fonlar, ticari faaliyetler, sosyal etkinlikler, uyuşturucu kaçakçılığı, fidye, haraç toplama, sahtecilik, insan kaçakçılığı gibi kaynaklardan gelir temin edebilmektedirler[3].
Günümüz dünyasında spekülatif amaçlı ticari işlemlerin artması, terör örgütlerinin paralarını aklamalarını kolaylaştırmaktadır. Çünkü ekonomilerde dolaşan paraların tamamını kontrol altında tutmak ve kayıtlara yansıtarak faaliyetleri takip edebilmek çok kolay olamamaktadır[4]. Son dönemde azami dikkat gerektiren diğer bir konu da terör örgütleriyle organize suçlar arasındaki çizginin adeta kaybolmasıdır. Özellikle terörün finansmanı boyutunda karşımıza çıkan bu yakın ilişki ve işbirliği, uyuşturucu madde kaçakçılığı başta olmak üzere birçok suç faaliyetinde kendini göstermektedir[5].
Uyuşturucu Ticareti
Dünya ticaretinin % 10’unu uyuşturucu ticareti elde edilen gelir oluşturmaktadır. Dünyada uyuşturucu ticareti tek bir şebekenin kontrolü altındadır ve tüm dünyadaki en büyük ticari alandır. Uyuşturucu trafiği, tarladaki afyondan caddenin köşesindeki eroin satıcısına dünyada tek bir bütünleşmiş operasyon ağı ile çalışır[6]. Anglo-Dutch (İngiliz-Hollanda) kıyı bankacılığı sistemi ve ilgili değerli metal ve mücevher ticareti kara para üzerinden, dünya uyuşturucu trafiği baştan aşağıya İngiliz ve müttefiki monarşilerin kontrolü altında çalışır[7] ve İngiliz İstihbarat servisi MI6, dünya uyuşturucu trafiğinin Lordu olarak ifade edilmektedir[8].
Daniel Estulin, Uluslararası uyuşturucu ticaretini, İngiltere’nin koruması altında ve ABD’nin görünmez büyük gelirler elde ettiği bir iş alanı olarak tarif etmektedir[9]. Küresel uyuşturucu ticareti, istihbarat servisleri tarafından yönetilir ve bu işe İngiliz istihbaratı MI6 liderlik yapmaktadır. MI6’nin edindiği uyuşturucu parası Bank of England, Barclays Bank ve diğer bağlı bankalara aktarılır. Bu para orijini kaybolana kadar büyük bir işlem trafiği içinde hesaptan hesaba aktarılır. Bu para ile yasadışı değerli taş trafiğini de yöneten Oppenheimers gibi iş dünyası ailelerinden elmas satın alınır. Satın alınan Elmasların, uyuşturucu parası temizlenene kadar satılmaya devam ettiği ifade edilmektedir[10].
Uyuşturucunun; dünya genelinde yasadışı petrol ve silah ticaretinden sonra en değerli üçüncü ticari gelir kapısı olduğu ifade edilmektedir[11]. Uyuşturucu trafiğinde yer alma ve kara para temizleme konusunda adı çıkmış büyük bankalar şunlardır; Bank of England, Federal Rezerve Bankaları, BIS, Dünya Bankası, HSBC, American Express. Yukarıdaki bankaların altında ve kontrolünde dünya genelinde binlerce büyük ve küçük banka da kara para trafiğinin içindedir. İngiliz HSBC[12] uyuşturucu parası trafiğine liderlik etmektedir. HSBC, uyuşturucu trafiği içinde Asya’da diğer yasal olmayan altın, elmas ve diğer değerli maden trafiğini de yönetmektedir[13].
Reklam
ABD, küresel uyuşturucu ile mücadelede ülkeleri yetersizlikle suçlarken, CIA elemanlarının dünya genelinde uyuşturucu gelirlerinden elde ettikleri paranın miktarının dehşet boyutta olduğu ileri sürülür. ABD’nin, yasa dışı uyuşturucu ticaretinden elde ettiği gelirin yıllık 700 milyar dolar olduğu, bu miktarın da büyük bölümünün Wall Street’deki finans kurumlarının eline geçtiği iddia edilmektedir[14]. ABD, hem uyuşturucudan para kazanmakta hem de ülkeye giren uyuşturucuyu kontrol altına almaktadır. İllegal yollardan kazanılan paranın sonunda gittiği yer New York ve London City’deki bankacılık merkezleridir[15]. Bu bağlamda ABD’nin, yasadışı uyuşturucudan elde ettiği yıllık 700 milyar dolar gelirin; eroin, morfin, marihuana, kokain ve halusinojenler maddeleri içermektedir.
Uyuşturucu Trafiğinin Rotaları
Dünyada uyuşturucu madde üretiminin, pek çok konuyla ilgili kurum/kuruluş raporlarında, iki ana bölgede gerçekleştiği ifade edilir. Bunlardan ilki; Afganistan, Pakistan ve İran’ın yer aldığı bölgedir ve ‘Altın Hilal’ olarak ifade edilmektedir. İkinci bölge ise; Laos, Tayland ve Birmanya’yı kapsayan alandır ve ‘Altın Üçgen’ olarak isimlendirilir[16]. Türkiye, coğrafi konum olarak narkotik madde üretim merkezlerinden biri olan Altın Hilal Bölgesi’ne komşu olup, bu bölgede üretilen uyuşturucunun Avrupa’ya pazarlanması aşamasındaki rotanın kilit noktasında yer almaktadır. Bu güzergâha, “Balkan Rotası” adı verilmektedir ve bu rota uyuşturucu trafiğinin en yoğun yaşandığı rotadır. Avrupa uyuşturucu pazarına sevk edilen uyuşturucunun % 80’inin Türkiye üzerinden aktarıldığı ifade edilmektedir[17].
Terörün en önemli gelir kaynağı uyuşturucu kaçakçılığıdır, para karşılığı da dâhil olurlar. İstihbarat örgütleri hatta devletler de uyuşturucuyu özel bütçe haline getirmişlerdir. Uyuşturucu, birbiri ile örtüşen dört ayrı pazardan uyuşturucu edinmektedir. Bu dört pazarın her birinin ayrı üretim, ticaret ve tüketim eğilimleri vardır. Hint keneviri ve sentetik uyuşturucular küresel olarak en yaygın ve nispeten daha büyük iki pazardır. Diğer iki uyuşturucu kokain ve eroindir. Kokain, Peru’da And Dağlarının batısında yetişir. Kokain trafiği dünyanın batısından doğusuna doğrudur. Eroin ise büyük ölçüde ((%80) Afganistan’da yetişir yani eroin trafiğinde ise istikamet doğudan batıyadır.
Uyuşturucu ile mücadele kapsamında faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu (INCB) ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) gibi uluslararası kuruluşlarca yayınlanan rapor ve benzeri dokümanlarda uyuşturucu sorunun küresel ve bölgesel boyutta neden olduğu sorunlar ve tehditler kapsamlı olarak sunulmaktadır. Bu kuruluşlarca yapılan tespitlerde; Kuzey ve Orta Amerika, Doğu ve Güney Doğu Asya, Yakın ve Orta Doğu, Orta ve Batı Avrupa’nın Amfetamin Tipi Uyarıcıların (ATS) kaçakçılığında, Güney Amerika’nın kokain kaçakçılığında, Batı ve Güney Batı Asya’nın ise afyon ve türevleri kaçakçılığında ana çıkış ve üretim bölgeleri oldukları görülmektedir. Diğer yandan, özellikle son 20 yıldır dünya gündemini meşgul eden Yeni Psikoaktif Maddelerin (NPS) küresel düzeyde çeşitliliği ve kullanımında da artışlar kaydedilmekte, bu tür uyuşturucuların kaynağı olarak özellikle Uzak Doğu Asya öne çıkmaktadır.
Uyuşturucu kaçakçılığı bağlamında son derece önemli bir güzergâh olan “Balkan Rotası” üzerindeki konumu ile Türkiye, gerek Asya’da üretilen ve Avrupa’ya transfer edilen başta eroin olmak üzere afyon türevleri kaçakçılığında ve aynı bölgede son yıllarda imalatı ve kaçakçılığı artmaya devam eden metamfetaminde, gerekse Avrupa’da üretilen ve Asya’ya sevkiyatı yapılan sentetik uyuşturucu ve bu maddelerin üretiminde kullanılan kimyasaların kaçakçılığında transit ve hedef ülkedir[18].
Geliri Yüksek Uyuşturucu Maddeleri
Eroin ve Asetik Anhidrit
Eroin, haşhaş bitkisinde doğal olarak bulunan afyondan elde edilen yarı sentetik bir opioiddir. 2015-2019 döneminde dünya genelinde afyon üretiminin gerçekleştiği bildirilen 50 ülke arasında tahmini %97 oran ile en fazla üretim Afganistan, Myanmar ve Meksika’dadır[19]. Ancak küresel boyutta Afganistan hem haşhaş ekiminin hem de afyon üretiminin en fazla gerçekleştiği ülke konumundadır. Nitekim UNODC tarafından 2021 yılında Afganistan’da haşhaş ekiminin bir önceki yıla göre %21 azalışla 177.000 hektara düştüğü, afyon üretiminin ise bir önceki yıla göre %8 artışla 6.800 ton olarak gerçekleştiği tahmin edilmektedir[20]. Bu arada 2022 yılında, Taliban, Afganistan’da haşhaş yasağı getirdi. Yasakla birlikte üretim 6200 tondan 330 tona gerilerken, afyon fiyatı 400 doların üzerine çıktı ve potansiyel eroin üretimini 20-30 ton civarında kalacağı tahmin edilmektedir[21]. Erdinç, bu durumun Avrupa eroin talebinin yerini kolaylıkla sentetik uyuşturucuların doldurabileceğini, özellikle fentanilin maddesinin de hızla yayılabileceğini gösterdiğini ifade etmektedir[22]. Nitekim Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nın 2023 raporunda da ”daralan eroin tedarikinin suç gruplarını bir sentetik opioid türü olan fentanil kaçakçılığına yönlendirmesi ihtimali ”ne dikkat çekiliyordu[23].
Asetik anhidrit, morfinden eroin elde edilmesinde kullanılan temel öncü kimyasaldır. Eroinin yanı sıra amfetamin ve metamfetamin imalatında kullanılmaktadır. 1988 BM Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığı ile Mücadele Sözleşmesi’nde geçen Asetik anhidrit, günümüzde en çok ticareti yapılan uyuşturucu maddeleri arasında yer almaktadır. Bunun yanı sıra ilaç, boya, plastik, polimer, selüloz ve patlayıcı madde üretiminde de kullanılan son derece önemli bir endüstriyel maddedir. Asetik anhidrit kaçakçılığında bazı kimyasalların maskeleme (asetik anhidriti gizleme) amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Buna örnek olarak eroin elde etmek için morfin asetilasyonunda kullanıldığından şüphe edilen ve muhtemelen asetik anhidrit ile karıştırılan glasiyal (buzlu) asetik asit verilebilir[24].
Balkan Rotası üzerindeki konumu nedeniyle ülkemiz üzerinden Orta ve Batı Avrupa kaynaklı asetik anhidritin geleneksel opiyat üreticisi ülkelere kaçakçılığı sürmekte ve önemli miktarlarda yakalamalar gerçekleştirilmektedir. Bu önemli güzergâh tersi yönde Orta ve Batı Avrupa kaynaklı başta asetik anhidrit olmak üzere diğer önemli öncü kimyasalların ve sentetik uyuşturucuların Asya’ya kaçakçılığında da kullanılmaktadır. Türkiye 2022 Uyuşturucu Raporu’nda: Asetik anhidrit maddesinin Eroin imalatı sürecinde ana öncü kimyasal olarak metamfetamin üretiminde de kullanıldığı ifade edilir. Bu nedenden dolayı Balkan Rotasında Avrupa’dan Asya yönünde ülkemiz üzerinden uzun yıllardan bu yana kaçakçılığı yapılmakta olan asetik anhidritin sadece eroin için değil yanı sıra metamfetamin üretimi için de yasa dışı sevkiyatının yapıldığı değerlendirilmektedir[25].
2011-2020 döneminde dünyada toplam 1.195.000 litre asetik anhidrit ele geçirilmiştir. Söz konusu dönemde Çin’de 354.000, Afganistan’da 182.000, Meksika’da 148.000, İran’da 113.000, Pakistan’da 107.000 ve Türkiye’de 100.000 litre asetik anhidrit ele geçirilmiştir. Son 20 yıldaki asetik anhidrit yakalamalarında, Batı ve Orta Avrupa (27 olayda), Çin (11 olayda), Tayvan (4 olayda) ve Birleşik Arap Emirlikleri (4 olayda) kaynak ya da çıkış noktası olarak bildirilmiştir[26]. Adı geçen raporda Asetik anhidritin maddesinin kaçağa kayması sadece Afganistan’daki eroin üretimi ile sınırlı olmayacağı, bunun Irak’ın Kuzeyinde olduğu gibi eroin üretimine ilişkin pek çok ülkenin işaret edilebileceği, bu örnekler arasında şaşırtıcı biçimde AB Ülkeleri de gösterilmektedir. Asetik anhidritin, ucuz olması, kolay ulaşılabilir olması ve kaçakçılık risklerinin azaltılması adına pek çok AB ülkesinde laboratuvarlar üretim halindedir. 2020 yılında Avrupa Birliği’nde ikisi Belçika’da, ikisi Çekya’da olmak üzere dört eroin üretim yeri tespit edilmiştir. 2020’de Belçika, Estonya, Hollanda ve Avusturya tarafından gerçekleştirilen dört yakalamada 920 litre asetik anhidrit ele geçirilmiştir[27]. UNODC kaynaklarına göre; 2012-2018 döneminde Yunanistan tarafından yıllık ortalama 7 eroin laboratuvar imhası bildirilmektedir[28].
Esrar, Skunk ve Kök Kenevir
Genel adı ile kenevir, ülkemizdeki adlandırması ile esrar dünya genelinde en yaygın kullanılan uyuşturucu olmaya devam etmektedir. Sınırlı sayıda ülkede yoğunlaşan diğer bitkisel temelli uyuşturucuların aksine, esrar dünyanın hemen hemen her bölgesinde üretilmekle birlikte yasa dışı ekimi ve kaçakçılığı da en çok yapılan uyuşturucu maddedir. Buna karşın Alman Parlamentosu, esrarın yasallaşmasını onaylamış[29] ve 1 Nisan 2024’ten itibaren 18 yaş ve üzeri yetişkinler, sınırlı ölçüde esrar bulundurup yetiştirebileceklerini açıklamıştır. Bu kararın amacının, ülkeye sentetik ve kimyevi uyuşturucunun girmesini engellemek olduğu uzmanlarca ileri sürülmektedir. 2020’de meydana gelen yaklaşık 1 milyon olay ile esrar ürünleri Avrupa’da en fazla sıklıkta ele geçirilen madde olmuştur[30].
Skunk; genellikle ülkemize Avrupa’dan gelen, farklı tür kenevir tohumlarının (Cannabis Sativa ve Cannabis Indica) melezlenmesi ile elde edilen, yüksek THC oranları içeren, Hibrid Esrar (Hybrid Cannabis), Sinsemilla, Nederwiet (Hollanda Esrarı) gibi isimlerle de anılan esrar türüdür. İçeriğindeki zengin THC miktarı nedeniyle kullanıcıda kısa vadede psikiyatrik rahatsızlık meydana getirebilir.
Kokain
Merkezi sinir sistemi üzerinde uyarıcı bir etki gösteren kokain; en fazla Kolombiya, Peru ve Bolivya’da yetişen Erythroxylon Coca isimli bitkinin yapraklarından elde edilir[31]. Avrupa’da 2017 yılından günümüze, özellikle deniz limanlarında her yıl rekor miktarlarda kokain ele geçirilmektedir. 2020 yılında şimdiye kadarki en yüksek miktar olan 214,6 ton kokain AB ülkeleri, Türkiye ve Norveç tarafından ele geçirilmiştir[32]. Üç AB ülkesinde ele geçirilen (Belçika 70 ton, Hollanda 49 ton ve İspanya 37 ton) kokain Avrupa genelinde yakalanan toplam kokainin %73’üne karşılık gelmektedir.
2022 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nda: İtalya (13,4 ton), Fransa (13,1 ton), Almanya (11 ton) ve Portekiz’de (10 ton) de yüksek miktarlarda kokain ele geçirildiği belirtilir. Bununla birlikte geleneksel olarak kokain kaçakçılığı ve kullanımı ile ilişkilendirilmeyen Doğu Avrupa ülkeleri olan Yunanistan (1,8 ton), Bulgaristan (1 ton), Polonya (3,9 ton) ve Türkiye (2 ton) tarafından da kokain yakalamaları gerçekleştirilmiştir. Bu durum, kokain sevkiyatlarının Avrupa’ya giriş yaptığı noktaların çeşitliliğinin arttığını gösterebilir[33].
MDMA/Ecstasy
Amfetamin tipi uyarıcılardan olan ecstasy, sentetik yollarla elde edilen bir maddedir. 2019 ve 2020 yıllarında dünya genelinde 59 ecstasy laboratuvarı tespit edilmiştir. Son on yılda tespit edilen ecstasy laboratuvar sayılarında büyük ölçüde dalgalanma yaşanmış ise de genel olarak bir artış olmuştur. 2010-2020 döneminde Avrupa’da ele geçirilen ecstasy miktarında %200 oranında bir artış gerçekleşmiştir[34]. 2020 yılında dünyadaki ecstasy yakalama miktarı bir önceki yıla göre %23 artış göstererek 20 tona ulaşmıştır[35]. 2020 yılında Avrupa’da Hollanda (21), Belçika (1), Almanya (1) ve Polonya (1) tarafından olmak üzere toplam 24 endüstriyel ecstasy laboratuvarı (2019’da 28) tespit edilmiştir[36]. 2020 yılında AB ülkeleri tarafından 12.000 ecstasy (2019’da 25.000) olayına müdahele edilmiştir. Aynı yıl içinde AB ülkeleri tarafından 1 ton miktarında toz MDMA ele geçirilmişken ecstasy tablet yakalama miktarı 4,7 milyona (2019’da 3,9 milyon) ulaşmıştır. Türkiye tarafından ise Avrupa’nın üç katından fazla ve rekor miktarda 11,1 milyon (2019’da 8,6 milyon) ecstasy tablet ele geçirilmiştir[37].
Captagon
Amfetaminin de yer aldığı phenethylamine sentetik uyuşturucu grubunda yer alan ve fenetylline içeren Captagon, ilk olarak 1960’larda Almanya’da bulunan bir ilaç firması tarafından tıbbi amaçlı üretilmiştir. Captagon adı aynı zamanda üretilen bu ilacın ticari ismidir. 1986 yılında fenetylline BM 1971 ‘Psikotrop Maddeler Sözleşmesi’ne dâhil edilmiş; Captagon ilacının üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır[38]. Captagon kaçakçılığı ve üretimi küresel boyutta ele alındığında, üretimin genellikle Yakın ve Orta Doğu coğrafyasında yer alan Suriye, Lübnan ve bu ülkelere göre daha düşük oranda olmak üzere Ürdün’de yoğunlaştığı görülmektedir.
2020 yılında küresel boyutta en fazla miktarda Captagon Suudi Arabistan tarafından ele geçirilmiştir. Suudi Arabistan’ı Birleşik Arap Emirlikleri ile Suriye ve Lübnan takip etmiştir[39]. Captagon Kaçakçılığı IŞİD, Hizbullah ve PKK gibi terör örgütlerinin en büyük finansman kaynaklarındandır. Bir numaralı üretim yeri Suriye; Pazarı da sırasıyla BAE, Ürdün, Suudi Arabistan, diğer körfez ülkeleri ve Türkiye olarak öne çıkmaktadır. Captagon’un, Suriye’de Beşar Esad’ın kardeşi Maher’e bağlı 4.Tümenin kontrolünde üretildiği ileri sürülmektedir[40].
Captagon (Fenetyllin Hydrochlorid) bir Amphetamindir ve belli bir coşku çağrıştıran, ağrılara karşı duyarlılığı indirgeyen özelliğe sahiptir. Esrar gibi başka uyuşturucular ile karıştırılarak özellikle teröristler tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Captagon, ilk olarak 2011 yılında, Bulgaristan’daki bir laboratuvarda üretilmeye başlanmış; Suriye iç savaşıyla beraber Suriye dâhil tüm Ortadoğu’da üretimi ve dağıtımı sürdürülmüştür. Bulgaristan’ın en büyük iki uyuşturucu karteli, CIA’nin talebi üzerine Libya ve Suriye’de El Kaide ve IŞİD’e uyuşturucu ve silah sağlarken Ocak 2016’da yakalanmışlardır.
2020 Küresel Sentetik Uyuşturucular Değerlendirmesi Raporu’nda yer alan “Yakın ve Orta Doğu’daki istikrarsızlık ve çatışmaların bölge içinde Captagon üretimi ve kaçakçılığını arttırdığı görülmektedir” ifadesi[41] ile 2019 BM Dünya Uyuşturucu Raporu’nda yer alan “2011 yılında Suriye’de başlayan çatışmalar bölgedeki muhtelif grupları mali kaynak elde etmek amacıyla Captagon imalatı dâhil yasa dışı uyuşturucu ticaretine yönlendirmiştir” ifadesine yer verilmiştir[42].
Metamfetamin
Metamfetamin; bağımlılık yapma potansiyeli yüksek olan Captagon, amfetamin ve ecstasynin de yer aldığı Amfetamin Tipi Uyarıcılar (ATS: Amphetamine Type Stimulants) sınıfında yer alan sentetik bir uyarıcıdır. Esrar ve opioidlerden sonra ATS’ler dünya genelinde en fazla kullanılan uyuşturuculardır. Yasa dışı uyuşturucu pazarlarında metamfetamin toz, kristal ve tablet formunda bulunur. Dünyanın birçok ülkesinde metamfetamin en tehlikeli narkotik maddeler arasında gösterilmektedir. Dünya’da en fazla metamfetamin yakalaması Kuzey Amerika, Doğu ve Güney Doğu Asya’da gerçekleşmeye devam etmektedir.
2015-2019 dönemi içinde; küresel boyutta ele geçirilen metamfetaminin %49’u Kuzey Amerika ve %43’ü ise Doğu ve Güney Doğu Asya’da ele geçirilmiştir. Önceki yılda olduğu gibi 2019 yılında da en fazla miktarda metamfetamin yakalaması sırasıyla ABD, Tayland, Meksika, Çin, İran ve Myanmar tarafından gerçekleştirilmiştir[43].
2020 yılında AB üye ülkeleri tarafından 215 metamfetamin laboratuvarı tespit edilmiştir. Belçika tarafından tespit edilen 5 laboratuvar ile Hollanda tarafından tespit edilen 32 laboratuvar orta ve büyük ölçekli olanlardır. Aynı yıl içinde Çekya tarafından ise 160 (2019’da 234) küçük ölçekli laboratuvar tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra 12 AB ülkesi tarafından, metamfetamin öncü kimyasalları olan toz ve tablet formunda 234 kg (2019’da 10 AB ülkesi tarafından 640 kg) efedrin ve psödoefedrin ele geçirilmiştir[44].
Suç ve Terör Örgütlerinin Uyuşturucu Kaçakçılığı
Yasa dışı uyuşturucu ticareti her türlü suç örgütleri için bir önemli finans kaynağını teşkil ettiği gibi terör örgütleri içinde oldukça önemli gelir kaynağıdır. Küresel düzeyde farklı coğrafi alan ve piyasalarda gizlilik içerisinde yürütülen bu faaliyetin finansal boyutuna ilişkin tahminler yapmak oldukça zordur. Ancak 2017 yılında yayınlanan Uluslararası Suç ve Gelişen Dünya Raporuna göre 2014 yılında esrar, kokain, opiyatlar ve amfetamin tipi başlıca uyuşturucuların küresel perakende piyasasının 426 ile 652 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir[45]. Söz konusu rapora göre bu piyasada; Esrar 183 ile 287 milyar ABD Doları, Kokain 94 ile 143 milyar ABD Doları, Opiyatlar 75 ile 132 milyar ABD Doları, ATS’ler ise 74 ile 90 milyar ABD Doları değerleri arasında bir dilime sahiptir. Yine 2019 Avrupa Uyuşturucu Pazarları Raporuna göre, 2017 yılı verilerine dayalı olarak yapılan tahminlerde Avrupa perakende uyuşturucu piyasasının minimum değeri 30 milyar Avro olduğu ifade edilmiştir[46].
Böyle yüksek bir pazar doğal olarak organize suç gruplarının da başlıca ilgi odağıdır. Örneğin; 2017 AB Ağır ve Organize Suç Tehdit Analizi Raporuna göre Avrupa’da 5000 organize suç grubu bulunmaktadır. Bu grupların üçte biri doğrudan uyuşturucu ticareti ile ilgilidir[47]. Bu durum günümüzde de ciddiyetini sürdürmektedir. EUROPOL verilerine göre: 2021 AB Ağır ve Organize Suç Tehdit Analizi Raporuna göre suç şebekelerinin %38’i uyuşturucu ticareti ile ilişkilidir denilmektedir[48].
Organize suç örgütlerinin uyuşturucu kaçakçılığındaki rollerini karmaşık bir ilişki bütünü içerisinde ele almak gerekir. Üretim, kaçakçılık ve satış aşamalarından oluşan uyuşturucu kaçakçılığı sürecinde bu gruplar, her bir aşamada farklı roller üstlenebilirken, aşamaların tamamında da yer alabilmektedir. Diğer bir ifadeyle sadece üretim aşamasında uzmanlaşmış bir organize suç örgütü ile karşılaşılabileceği gibi birden fazla aşamada uzmanlaşmış olanlarla da karşılaşılabilir. Bu suç grupları ulusal ve uluslararası alanda iş birliği içerisinde hareket edebilirken kimi durumlarda aralarında rekabet ve çatışmalar gözlenebilir. Sahip olduğu küresel hacim uyuşturucu piyasasını sadece organize suç grupları için değil aynı zamanda terör örgütleri için de çok çekici kılmaktadır.
Terör örgütleri de tıpkı organize suç grupları gibi uyuşturucu kaçakçılığı içerisinde yer almaktadır. Bu süreçte terör örgütlerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin yanında organize suç grupları ile stratejik ortaklıklar kurarak hareket ettiği durumlara da rastlanır. Örneğin; istikrarsız bir bölgede uyuşturucu sevkiyatı yapmak isteyen bir organize suç grubu o yerde kontrolü olan bir terör örgütünden silah, mühimmat, sahte belge vb. sağlama karşılığında destek alabilir.
Uyuşturucudan elde edilen gelirin tespiti, terör örgütleri ile ilişkilendirilmesi ve müsadere edilmesi birçok alandan uzmanın bir arada çalışmasını gerektiren, ulusal boyutun yanında uluslararası iş birliğini de zorunlu kılan bir süreçtir. EUROPOL’a göre 2017 yılında Avrupa Birliği birimlerince uyuşturucu ticareti dâhil tüm suçlardan elde edilen gelirin %1’i kadar küçük bir bölümü müsadere edilmiştir[49]. Hiç şüphesiz, dünya genelindeki terör örgütlerinde olduğu gibi ülkemizde faaliyet gösteren PKK/KCK-PYD/YPG, DHKP/C, TKP/ML ve FETÖ/ PDY terör örgütlerinin de uyuşturucu kaçakçılığı ile yakın ilişkisi söz konusudur.
Eylemlerini gerçekleştirmek ve gelir elde etmek için uyuşturucu madde imal ve ticareti yapmayı kolay ve kazançlı bir yol olarak gören PKK/KCKPYD/YPG terör örgütü, uyuşturucu madde ticaretinin her alanında organize bir biçimde faaliyet göstermektedir. İlk önceleri uyuşturucu organizasyonlarından, faaliyetlerine göz yumma ve sözde güvenliklerini sağlama karşılığı komisyon alan PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütü, uyuşturucu madde ticaretinin sağladığı kazancın büyüklüğünü anlayınca bizzat bu işin içinde yer almayı tercih eder olmuştur.
PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünün teşkilatlanması göz önüne alındığında; yurt dışı teşkilatının, Ortadoğu’dan Batı Avrupa ülkelerine kadar uzandığı görülmektedir. Bu geniş alan, Dünyanın en önemli uyuşturucu madde ticareti güzergâhlarından birisi olan Balkan Rotasının önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Yoğun uyuşturucu madde akımının geçtiği bu rota üzerinde teşkilatlanması bulunan PKK/KCK-PYD/ YPG terör örgütü, ürettiği veya kaynağından temin ettiği uyuşturucu maddeleri bu güzergâh üzerinden kolaylıkla nakledebilmektedir.
Bölücü terör örgütü PKK’nın en önemli gelir kaynaklarından bir tanesinin uyuşturucu ticareti olduğuna ilişkin uluslararası kaynaklarda ifade edilmektedir. Der Spiegel Dergisi Aralık 1995 tarihli sayısında, bölücü PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünün Almanya’da 8-12 yaş arasındaki çocuklara sokaklarda uyuşturucu sattırarak bu paraları örgüte aktardıkları haberi yer almıştır.
Paris Kriminoloji Enstitüsünün 1996 yılında hazırladığı ‘‘Tamil İlam Özgürlük Kaplanları ve Kürdistan İşçi Partisi’’ adlı raporda, terör örgütü PKK/KCK-PYD/YPG’nin Avrupa genelinde uyuşturucu nakli ve kaçakçılığını organize ettiği, örgütün sözde üst düzey yöneticilerinin terör örgütü PKK/KCK-PYD/YPG’nin uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerine ilişkin Avrupa basınındaki gündemi değiştirmek üzere şiddetli yıldırma taktiklerini uygulamaktan hiç çekinmedikleri belirtilmektedir. Aynı raporda ‘‘Avrupa’da uyuşturucu bağlantılı suçlardan yakalanan Türk vatandaşlarının çoğunluğunun PKK/KCK-PYD/YPG militanı olduğu veya bu örgütle sıkı bağı bulunduğu’’ ifade edilmektedir.
BM Uyuşturucu Kontrol Programı çerçevesinde, 1998 yılında Beyrut’ta toplanan Orta ve Yakın Doğu’da Yasa dışı Uyuşturucu Ticareti ve Bağlantılı Sorunlar Alt Komisyonu’nun raporunda, ‘‘PKK/KCK, narkoterör örgütlerine örnek olarak gösterilmiş, anılan örgüt ile diğer sınır aşırı suç grupları arasında uyuşturucu trafiğinde açık bağlantılar olduğu’’ belirtilmiştir. 1998 yılı raporlarında İtalyan mali polisine göre; PKK uluslararası uyuşturucu ticaretine doğrudan dâhildir ve yasa dışı gelir elde etmektedir.
Yvon Dandurand ve Vivienne Chin tarafından Nisan 2004’te Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile Kanada Dışişleri Bakanlığı’na sunulan ‘‘Terörizm ile Diğer Suç Türleri Arasındaki Bağlantılar’’ raporunda: ‘‘Yapılan araştırmalara göre, PKK/KCK/ PYD ve Kürt grupları arasındaki iş birliği Sicilya mafya aileleri arasındaki iş birliğine benziyor. PKK uyuşturucu ticaretinin, üretiminden piyasaya satışına kadar her aşamasında yer alan çok katmanlı bir organizasyon gibi çalışıyor. İlk aşama genellikle Pakistan’dan gelen baz morfinden üretim yapıldığı laboratuvar aşaması, son aşama ise örgüt tarafından görevlendirilen satıcılarla Avrupa sokaklarında satışının yapıldığı pazarlama aşaması” ifadelerine yer verilmiştir.
NATO’nun 2007 tarihli Takviyeli Ekonomik Komite toplantısındaki raporunda; ‘‘Yasa dışı narkotik endüstrisinin PKK/KCK’nın en kârlı kriminal faaliyeti olduğu, Pakistan’daki uyuşturucunun ham üretiminden, Irak’ta damıtılmasına, sokaklarda pazarlanmasından uyuşturucunun Avrupa’da vergilendirilmesine kadar, örgütün narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı’’ ifade edilmiştir. ABD Hazine Bakanlığı 2009 raporunda PKK ve uyuşturucu ile bağlantısı konusunda şu ifadelere yer verilmiştir. “PKK’nın işlenmemiş morfini İran, Afganistan, Pakistan üçgeninden getirerek Türkiye toprakları üzerindeki laboratuvarlarında eroine dönüştürerek Avrupa’ya satışa sunduğu, PKK’nın Güney Kıbrıs lideri ve 2 örgüt üyesinin tespitiyle birlikte şüpheli bir aracın incelenmesi sonucu 10 kg eroin, uzun namlulu silah ve örgütsel dokümanlar bulunduğu daha sonrasında örgüt liderinin örgütsel dokümanlar, çok sayıda suç unsurları ve 225.000 dolar örgüt parası ile Yunanistan’a kaçtığından bahsedilmiştir.
EUROPOL tarafından 2011 yılında yayımlanan Avrupa Terörizm ve Trendleri başlıklı raporda; ‘‘PKK/KCK-PYD/YPG ve LTTE (Sri Lanka’da ayrılıkçı bir terör örgütü) gibi ayrılıkçı terör örgütleri, finansman sağlamak amacıyla uyuşturucu ve insan kaçakçılığı suçlarıyla uğraşmaktadır. Kürt diasporasının yerleştiği birçok Avrupa Birliği ülkesi PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünün organize suç faaliyetleri (özellikle uyuşturucu kaçakçılığından) ve finansmanına karşı mücadele etmektedir.’’ ifadeleri yer almaktadır.
Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından Ekim 2015’de yayınlanan raporun 18. sayfasında PKK’nın yasa dışı uyuşturucu trafiğinden gelir elde ettiği, uyuşturucunun Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaştırılmasında vergi aldığı belirtilmiştir. Uluslararası Narkotik Kontrol Strateji Raporu (INCSR) 2016 sayısında ise Afganistan’dan Türkiye’ye uzanan uyuşturucu trafiğinde pek çok Kürt ve İranlının yakalandığı, Bunların PKK/KCK’ye destek verdikleri 2015 yılında da pek çok Türk şehrinde ve Avrupa’da, uyuşturucu kaçakçısı olan bu örgüt üyelerine operasyonlar düzenlendiği belirtilmiştir. Federal Almanya Başsavcılığı, Avrupa’da yakalanan uyuşturucunun %80’inin PKK ile bağlantısı olduğunu öne sürmüştür. Interpol; Almanya, İtalya, Hollanda ve İspanya’da yer alan çeşitli Kürt grupların uyuşturucu ticaretini takip etmiş ve bu grupların PKK ile ilişkileri olduğunu düşünmektedir. PKK, Türkiye ve Kuzey Irak’ta uyuşturucu laboratuvarlarını işleten grup olarak bilinmektedir.
Uluslararası Terörizm ile Mücadele Merkezinin (ICCT) 2017 tarihli Organize Suç ve Terörizm Arasındaki Bağlantıyı ve Bunun AB Programlamasına Etkilerini İnceleme Raporu’nda (ICCT, 2017, s. 3); “Türkiye’de terörizm ve organize suç örgütü arasında bir çizgide faaliyet gösteren ve PKK (Kürdistan İşçi Partisi) olarak bilinen örgütün insan kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, sigara kaçakçılığı gibi yasa dışı faaliyetlere karıştığı bilinmekle birlikte gasp ve kara para aklama gibi faaliyetler örgütün faaliyetlerini yürütmek için kullandığı kar elde etme kaynaklarıdır. 2018 Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu Raporu’nda; “Irak’ın yasa dışı uyuşturucu ekimi (haşhaş ve kenevir) ve eroin imalatı dâhil olmak üzere uyuşturucu imalatı kapsamında giderek önem kazandığına dair işaretler mevcuttur.
Tramadol istismarı ve kaçakçılığı Orta Doğu’da birçok ülke tarafından gözlemlenmeye devam etmiş ve bölgede bulunan terör örgütlerinin de tramadol kaçakçılığına dâhil olduğuna dair bazı göstergeler mevcuttur” denmiştir[50]. 2019 EMCDDA & ICSR Uyuşturucu ve Terörizm, Avrupa’daki Örtüşmeler Raporu’nda[51]; “İngiltere Metropoliten Polisi tarafından hazırlanan istihbarat raporuna değinilerek; Londra merkezli bir Kürt çetesi olan “Tottenham Boys” grubunun PKK terör örgütüne para sağlamak için Kürt işletmelerden nasıl haraç aldıklarını ve şiddet kullandıkları vurgulanmıştır.
Sonuç yerine
Sahip olduğu devasa küresel hacim nedeniyle uyuşturucu piyasası sadece organize suç gruplarının değil aynı zamanda terör örgütlerinin varlıklarını ve eylemlerini sürdürme açısından da oldukça önemlidir. Bu bağlamda terör örgütleri uyuşturucu ticareti ve trafiğinde organize suç örgütleriyle ilişki içerisindedirler. Günümüzde terör örgütlerinin hem kendi başlarına, hem de diğer terör ve organize suç grupları ile iş birliği halinde uyuşturucu ticareti ile yakın bir ilişki içinde oldukları görülmektedir.
Bölücü terör örgütü PKK ve ilişkide bulunduğu suç örgütleri; uyuşturucu ticaretini bizzat koordine etmektedirler. Bölücü terör örgütü, ülkemiz sınırları üzerinden uyuşturucu madde taşımacılığı ve illegal giriş yapmaya çalışan, tüm şahıs ve organizasyonlardan vergi adı altında haraç almaktadır. PKK, uyuşturucunun Avrupa’ya girişinde ve Avrupa’da dağıtımında etkindir. Örgütten habersiz uyuşturucu madde ticareti yapan şahıs ya da organizelere ait uyuşturucuya örgüt el koymaktadır. Bölücü terör örgütü, uyuşturucu imalatı yapanlara yer temini ve koruma sağlamaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizdeki yasa dışı kenevir ekiminde aktif rol oynamaktadır. Yapılan tüm araştırma, ifadeler, raporlar sonucunda: bölücü örgüt PKK’nın, uyuşturucu ticareti ile ilgili operasyonlarını örgüt içerisinde özel hücrelerin (seçilmiş Kürt aşiret aileleri) yürüttüğü ve diğer teröristlerin bu konuda bilgilendirilmediği sonucuna varılmıştır. Bu değerlendirme, özellikle Avrupa ile ilgili bölümü ile EUROPOL ve Federal Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı İç İstihbarat raporlarında da ifade edilmektedir.
Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren DHKP/C, TKP/ML ve FETÖ/PDY terör örgütlerinin de uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı, uluslararası raporların yanı sıra Türkiye’de gerçekleştirilen suçüstü operasyonlarından, uyuşturucu madde operasyonlarında yakalanan şahıs ifadelerinden, terör örgütleri ile bağlantılı suç kayıtlarından, örgüt ve hücre evlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddelerden ve dokümanlardaki uyuşturucu alışveriş kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Bölücü terör örgütü PKK’nın, uyuşturucu ticareti faaliyet alanına bakıldığında oldukça geniş olduğu görülmektedir. PKK, uyuşturucu imalatı ve ticareti konusunda mafya ile de ortaklaşa çalışır. Bunların içinde en önemlilerinden biri de Japon (Yakuza) mafyasıdır. Japon Yakuza mafyası, ülke içinde ve dışında hareket eden farklı organize suç gruplarının ortak adından oluşmaktadır. Yakuza mafyası üyeleriyle beraber üç genel kategoriye ayrılmaktadır: tekiya (Seyyar satıcılar), bakuto (kumarbazlar) ve guerantai (serseri, kabadayılar). Yakuza mafyası, 110 bin kişi gibi büyük bir üye kitlesine sahiptir. Özellikle Çin, Malezya, Tayvan, Hong Kong gibi pek çok ülkede faaliyet göstermektedir. Daha önceleri topladığı haraç/vergilerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelmiş; terör örgütleriyle de ortaklaşa uyuşturucu ve silah ticaretinde aktifleşmiştir. Yakuza’nın, özellikle son yıllarda kargaşa ve mezhep çatışmalarının yaşandığı Orta Doğu’ya yeni bir aktör olarak dâhil olduğu gözlerden kaçmamaktadır. 22 Şubat 2024 tarihli Independet haberine göre: Japon mafyası Yakuza’nın üyesi olduğu iddia edilen 60 yaşındaki bir kişiye nükleer madde ticareti yapmak üzere komplo kurmaktan dava açtı. İlgili haberde, “Nükleer bomba yapması için İran’a uranyum ve plütonyum satmaya çalıştığı iddiasıyla Takeshi Ebisawa’ya yasal suçlama yöneltildi” ifadelerine yer verilmektedir. Aynı haberde, Ebisawa’nın halen Brooklyn’deki bir hapishanede tutulduğu; Sri Lanka, Myanmar, Tayland ve ABD’ye kadar uzanan operasyonlarıyla Yakuza’nın üst düzey isimlerinden biri olduğu ifade edilmekte. ABD Adalet Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Ebisawa ve “suç ortaklarının Tayland’daki nükleer madde numunelerini” ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’nden gizli bir ajana gösterdiği belirtildi.
Terör örgütlerinin, ortaklaşa eylemler yürüttükleri organize suç örgütleri ve mafya olarak ilk öne çıkanlar: İtalya (La Cosa Nostra), Çin (Triadlar), Kolombiya (Karteller), Rus Mafyası, Arnavut Mafyası, Japon Yakuza, Sırp Mafyası, İsrail mafyası, Meksika mafyası ya da kartelleri ile ilgili ülkelerdeki organize suç örgütleri gelmektedir.
Terörizmle mücadele, uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Özellikle küresel uyuşturucudan elde edilen miktarlar göz önüne alındığında bu suça sadece suç ve terör örgütleri değil bazı devletlerinde işin içinde oldukları görülmektedir. Uluslararası terörizmle ve dolayısıyla terör örgütleriyle mücadele, başta uyuşturucu imalatı ve ticareti ile bu fiilleri işlenebilir kılan mali kaynakların kurutulmasıyla mümkündür. Birçok suç türü terör eylemlerine gelir sağlamak için kullanılırken, uyuşturucu imalatı ve ticareti suçları da bu gelir kalemleri arasında büyük bir yer tutmaktadır. Gerek ülkemizin bulunduğu coğrafi konum, gerek giderek artan kokain üretimi, özellikle Meksika kartellerinin fentanil için yeni pazar arayışları ve Afganistan’da Taliban’ın afyon yasağıyla eroin üretiminin gerilemesi, sentetik ve kimyasal uyuşturucuların imalatının artmasına, kolay elde edilmesine; dolayısıyla bütün bu gelişmelerin ortasında bulunan ülkemizi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendirmektedir.
[1] Güvenlik ve Terörizm, [email protected], Bağımsız Araştırmacı Yazar.
[2] Ömer Kalaycı, “Örselenmiş/Travma Devlet Japonya ve Terörizm”, 03 Şubat 2024.
[3] Karatay ve Kapusızoğlu, 2011,20; Öztürk ve Çelik, 2009,90.
[4] Qurbanov, İ. F. (2011). Terörizmin Finansmanı ile Mücadelede Uluslararası Girişimlere Bir Bakış. Azerbaycan’ın Vergi Xəbərləri,
[5] Yeşilkaya, M. (2012). Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı’nın Kuruluşundan Bugüne Mücadele Alanları ve Öncelikleri. Polis Dergisi, sayı:72,
[6] Michael C. Ruppert, The Bush-Cheney Drug Empire, Nexus Magazine, Vol.8, No.2, February-March 2001.
[7] Konstandinos Kalimtgis, David Goldman, Jeffrey Steinberg, Britain’s Opium War Againts the U.S., Part II: How the Drug Empire Works, Dope Inc., (April 24, 2008).
[8] James Casbolt, MI-6 Are The Lords of the Global Drug Trade, The Truth Seeker, (May 29, 2006).
[9] Daniel Estulin, Shadow Masters, Time Day, (2010), 231.
[10] Casbolt, ibid, (May 29, 2006).
[11] 5 Jesse Ventura: American Conspiracies: Lies, Lies, and More Dirty Lies that the Government Tells Us, Skyhorse Publishing, (2011), p.233.
[12] HSBC: Hong Kong and Shanghai Bank ile de bağlantılıdır. Yanı sıra Hon Kong, İngiliz uyuşturucu trafiğinin de merkezini oluşturmaktadır.
[13] Catherine Austin Fitts, Narco-Dollars For Beginners, Narco News, http://www.narconews.com/narcodollars1.html , (Erişim Tarihi: 18 Şubat 2024).
[14] Estulin, ibid, (2010), 234.
[15] Ed Vulliamy, How a Big US Bank Laundered Billions from Mexico’s Murderous Drug Gangs, Observer, (April 3, 2011).
[16] TBMM Zabıt Tutanakları, (13.11.1996). B-17/ O-1.
[17] Avrupa Uyuşturucu Raporu: Trend ve Gelişmeler 2022.
[18] Türkiye Uyuşturucu Raporu 2022, s: 26.
[19] United Nations Office on Drugs and Crime. (2021). 2021 World Drug Report, Booklet 3: Drug Market Trends: Cannabis, Opioids. S. 87.
[20] UNODC, 2021a, s.3-6
[21] Cengiz Erdinç, Uyuşturucuda 2024 Kâbusu, https://kisadalga.net/yazar/uyusturucuda-2024-kabusu_93898 ,
21 Şubat 2024.
[22] Erdinç, 21 Şubat 2024.
[23] Erdinç, 21 Şubat 2024.
[24] INCB, 2020, s. 27
[25] Türkiye Uyuşturucu Raporu 2022, S: 31.
[26] Türkiye Uyuşturucu Raporu 2022, S: 31-32.
[27] European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction. (2022). European Drug Report, S.:24.
[28] UNODC, 2019, s. 12.
[29] DW, “Alman Meclisi esrarın yasallaşmasını onayladı”, 23 Şubat 2024.
[30] EMCDDA, 2022, s. 17
[31] Türkiye Uyuşturucu Raporu 2022, S.: 35.
[32] EMCDDA & EUROPOL, 2022, s. 4
[33] EMCDDA & EUROPOL, 2022, s. 31
[34] EMCDDA, 2022, s. 17
[35] UNODC, 2022a, s. 45
[36] EMCDDA, 2022, s. 19
[37] EMCDDA, 2022, s. 28
[38] EMCDDA, 2018, s. 4
[39] UNODC, 2022a, s. 71
[40] Metin Ersöz, https://twitter.com/MetinErsz11/status/1757102529937105197 , 12 Şubat 2024.
[41] UNODC, 2020b, s. 7
[42] UNODC, 2019a, s. 53
[43] UNODC, 2021b, s. 61
[44] EMCDDA, 2022, s. 2. Ve TÜRKİYE UYUŞTURUCU RAPORU 2022, S. 39.
[45] GFI, 2017, s. 3
[46] EMCDDA & EUROPOL, 2019, s. 28
[47] EUROPOL, 2017, s. 14
[48] EUROPOL, 2021, s. 14
[49] EMCDDA & EUROPOL, 2019, s. 50
[50] INCB, 2018, s. 86
[51] EMCDDA & ICSR, 2019, s. 46