Ugur Turgut ILGAR

Türk Kimliğinin Direnişi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Van’ın Ulupamir köyünde yaşananlar, Türkiye’de uzun zamandır görmezden gelinen bir gerçeği yeniden gündeme taşıdı. Kanatbek Aytaç isimli bir genç, kendi köyünde, kendi toprağında, Kürtçü gruplarca hedef alındı. 

Bu mesele ne bir köyün iç çekişmesidir ne de birkaç kişinin kişisel anlaşmazlığı. Bu olay, Türk kimliğinin Anadolu’nun doğusunda ne kadar yalnız bırakıldığını gösteren acı bir örnektir.

Ulupamir, Türk göç yollarının, tarih boyunca taşınan kültürel hafızanın bugüne kalmış bir izidir. O köyde yaşayan insanlar, Kırgız Türklerinin torunlarıdır; büyük Türk ailesinin bir parçası olarak anavatan Türkiye’de yurt bildikleri topraklarda, Türk milletinin bir parçası olarak varlık göstermektedirler. 

Ne acıdır ki, siyasi iktidarın 23 yıldır uyguladığı bölücü politikalar neticesinde Bugün Türk adını taşımanın, Türk bayrağını asmanın ve Türk kimliğini yaşatmanın dahi bir “provokasyon” olarak görüldüğü bir iklim oluşmuştur.

Türk yurdunda “Türk’üm” demek, şanlı bayrağı göndere çekmek nasıl provokasyon olabilir?

Bu tabloyu anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. Yıllardır “barış” ve “kardeşlik” adı altında yürütülen politikalar, bölgede Türk kimliğini sahipsiz bırakmıştır. Doğu illerini sanki Kürtlere ait bir bölgeymiş gibi göstererek Doğu’da yaşayan Türkleri kendi yurtlarında misafir konumuna getirmiştir. 

Devletin asli görevi, vatandaşının kimliğini korumaktır; ancak görünen o ki, ideolojik ve politik hesaplar, bu görevi unutturmuştur. Türk kimliğini açıkça savunanlar yalnız bırakılmakta, suskunluk dayatılmakta, kültürel miras “yerel hassasiyet” bahanesiyle bastırılmaktadır.

Ulupamirli bir gencin yaşadıkları, bu baskının somut halidir. Devletin en doğusundaki bir köyde, Türk bayrağı asmanın bile tepki çektiği bir ortamda, “Kürtlerin hâlâ” eşit vatandaşlık istiyoruz” diye ağlamaları suçlarını bastırmaktan başka birşey değildir.

Bu mesele, yalnızca bireysel bir mağduriyet olarak değerlendirilemez. Türk kimliğinin görünmez kılınmasının kurumsallaştığını gösteren bir alarmdır.

Anadolu’nun doğusu, tarih boyunca Türk kültürünün kök saldığı topraklardır. Nitekim tarihi bulgularla 12 bin yıl öncesine kadar giden Türk izleri bunu kanıtlıyor.

Malazgirt Ovası’ndan, Van Gölü kıyılarına; Bitlis’ten Erzurum yaylalarına kadar her taşın altında Türk tarihinin izi vardır. Fakat bugün bu bölgelerde, Türk kimliğine sahip çıkanların sesi kısılmakta, kültürel varlıkları sessizce aşındırılmaktadır. Bu, bir toplumun kimliğini yitirmesinin ilk adımıdır.

Sorun, ne yalnızca bir köyde yaşanan gerginliktir, ne de bir belediye ile vatandaş arasındaki anlaşmazlık. Sorun, Türk milletinin kendi yurdunda kültürel üstünlüğünü savunamaz hale gelmesidir. Bir millet, kendi kimliğini koruyamadığı noktada, varlığını sürdürme iddiasını da kaybeder.

Ulupamir’de yaşananlar, bir uyarıdır. Devletin, kurumların ve Türk aydınlarının bu sese kulak vermesi gerekir. Türk kimliği, yalnızca metropollerde değil; sınır köylerinde, dağ başlarında, rüzgârla dalgalanan bayrakta da yaşar. O bayrak yere düşerse, bu sadece bir köyün değil, bir milletin sessizliğe gömülmesi demektir.

Türk Kimliğinin Direnişi

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!