Suriye, 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmış, tarihsel ve toplumsal yapısı derin yaralar almıştır. Bu süreç, yalnızca Suriye’nin değil, tüm bölgenin geleceğini şekillendiren küresel ve bölgesel aktörlerin çıkar çatışmalarına sahne olmuştur. Ancak Suriye’nin bugünkü kaotik durumu, rastlantısal bir krizden çok, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçasıdır. Bu yazıda, Suriye’nin bölünmesinin ardındaki gerçek nedenler, terör örgütlerinin ve paramiliter yapıların rolü, Türkiye üzerindeki etkileri ve bu durumun Türk milletine yönelik tehditleri ele alınacaktır.
Htş ve Moussad: Bölgesel Kaosun Gizli Destekçileri
Suriye’deki iç savaş, farklı terör örgütlerinin doğmasına ve güç kazanmasına zemin hazırlamıştır. Bu örgütlerden biri olan Heyet Tahrir el-Şam (Htş), yalnızca bir terör grubu değil, aynı zamanda uluslararası istihbarat servislerinin bir aracı olarak görülmelidir. İsrail’in istihbarat servisi Moussad’ın Htş ile olan bağlantısı, örgütün operasyonel kapasitesini artırmış ve bölgenin istikrarsızlaşmasını hızlandırmıştır.
Htş’nin Moussad tarafından dolaylı olarak desteklenmesi, Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridorunun oluşturulması ve İsrail’in güvenliğini sağlama çabalarıyla doğrudan ilişkilidir. Bu, yalnızca Suriye’nin toprak bütünlüğünü değil, aynı zamanda Türkiye’nin güvenliğini de tehdit eden bir girişimdir. Moussad’ın “Böl ve Yönet” stratejisi, BOP’un temel unsurlarından biri olarak, bölgede daha küçük ve zayıf devletlerin oluşmasını hedeflemektedir.
Esad Rejiminin Düşmesi: BOP’un Hizmetindeki Bir Gelişme
Suriye’deki Esad rejiminin devrilmesi gerektiğine dair söylemler, başlangıçta demokratik bir dönüşüm talebi olarak sunulsa da, bu sürecin BOP’a hizmet ettiği açıkça görülmektedir. Esad rejiminin zayıflaması veya devrilmesi, Suriye’nin parçalanmasını hızlandıracak ve bölgenin daha kolay yönetilebilir hale gelmesine yol açacaktır. Bu durum, yalnızca Suriye’nin değil, tüm bölgenin emperyalist çıkarlar doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi anlamına gelir.
Türkmenler, bu süreçte yalnızca bir araç olarak kullanılmış ve daha sonra kaderlerine terk edilmiştir. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de Türkmenlerin maruz kaldığı ihanet, bölgedeki Türk varlığını zayıflatmaya yönelik sistematik bir planın parçasıdır. Esad rejiminin çöküşü, yalnızca bir rejim değişikliği değil, aynı zamanda Türk-İslam kimliğine yönelik saldırının bir parçası olarak görülmelidir.
SADAT ve Suriye Milli Ordusu: Gizli Tehditler ve Bölgesel Tehlikeler
Suriye’deki iç savaş sürecinde ortaya çıkan gruplar arasında, “Suriye Milli Ordusu” adıyla tanıtılan paramiliter yapı dikkat çekmektedir. Bu yapı, başlangıçta Esad rejimine karşı savaşan bir grup olarak tanıtılmış olsa da, gerçekte SADAT’ın etkisi altında şekillenen bir oluşumdur. Resmi olarak bir savunma danışmanlık şirketi olarak bilinen SADAT, aslında Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden ve bölgede paralel bir güç inşa etmeye çalışan bir yapı olarak görülmelidir.
SADAT’ın Suriye Milli Ordusu üzerindeki etkisi, bu grubun kontrolsüz bir şekilde büyümesine ve Türkiye için gelecekte büyük bir tehdit haline gelmesine neden olmaktadır. Suriye Milli Ordusu’nun bölgedeki faaliyetleri, yalnızca Suriye’nin istikrarını değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınır güvenliğini de tehdit etmektedir. Bu örgütün uzun vadede Türkiye içinde kontrol edilemeyen bir güce dönüşmesi, Türk milletinin geleceği için ciddi bir risk taşımaktadır.
Suriye’nin Bölünmesi ve Türkiye Üzerindeki Etkileri
Suriye’nin bölünmesi, yalnızca Suriye halkı için değil, Türkiye için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’de bulunan milyonlarca Suriyeli mültecinin büyük bir kısmının ülkelerine dönmeyeceği açıktır. Bunun yerine, Türkiye’de daha büyük bir etnik karışım meydana gelecek ve bu durum toplumsal uyumu derinden sarsacaktır.
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoru, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden en önemli unsurlardan biridir. PKK/PYD’nin bölgede güç kazanması, yalnızca Suriye ile sınırlı kalmamakta, Türkiye’nin güneydoğusundaki güvenlik sorunlarını daha da derinleştirmektedir. Suriye’nin bölünmesini destekleyen her adım, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını zayıflatmakta ve bölgedeki Türk varlığını hedef almaktadır.
BOP ve Emperyalist Planlar
BOP, Ortadoğu’yu küçük ve zayıf devletlere bölmeyi amaçlayan bir emperyalist projedir. Suriye’nin bölünmesi, bu planın gerçekleştirilmesinde kritik bir adım olarak görülmektedir. Irak’ın işgalinden bu yana bölgedeki Türk varlığını azaltmak için sistematik bir çaba gösterilmektedir. Türkmenler, yalnızca bir araç olarak kullanılmakta ve daha sonra kaderlerine terk edilmektedir.
Bu bağlamda, Suriye’nin bölünmesini desteklemek veya kutlamak, Türk milletinin çıkarlarına tamamen aykırıdır. Suriye’nin parçalanması, yalnızca emperyalist güçlerin işine yarar ve Türkiye’nin bölgesel liderlik hedeflerini baltalar. Türk milletinin, bu emperyalist planlara karşı uyanık olması ve bölgedeki çıkarlarını savunması gerekmektedir.
Türkiye ve Türk Dünyası İçin Birlik Çağrısı
Suriye’deki gelişmeler, yalnızca bir ülkenin kaderini değil, aynı zamanda bölgenin ve Türkiye’nin geleceğini de doğrudan etkilemektedir. Htş ve SADAT gibi yapıların uluslararası planlarla olan ilişkisi görmezden gelinemez. Aynı şekilde, Suriye’nin bölünmesi, BOP’un hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak ve Türk milletinin bölgedeki varlığını tehdit edecektir.
Bu nedenle, Türkiye’nin bölgedeki politikasını yeniden gözden geçirmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunması ve Türkmenlere yönelik desteğini artırması gerekmektedir. Türk milletinin, tarih boyunca olduğu gibi bugün de emperyalist planlara karşı birlik içinde hareket etmesi, hem Türkiye’nin hem de Türk dünyasının geleceği için hayati önem taşımaktadır.