Ugur Turgut ILGAR

Orman Yangınları, Algı Kurguları ve Görmek İstemediğimiz Gerçekler

Düşünsenize, birileri ormanları yakıyor. Üstelik bunu defalarca kendileri üstlenmiş, kimi zaman propaganda malzemesi hâline bile getirmişken; medya, olayın bu yönünü örtbas ediyor. Çünkü “terör bitti” demek, “barış geldi” demek gerekiyor. Bunu sürdürmek için de gerçeğe değil, görüntüye yatırım yapılıyor. Bu süreçte en büyük engel ise Türk milliyetçileri. Çünkü onlar, bu sözde barışın aslında bir oyalama taktiği, bir teslimiyet süreci olduğunu söylüyor. İşte bu yüzden onları toplum nezdinde itibarsızlaştırmak gerekiyor. Bunun en etkili yolu da bir kriz anında onları “fail” gibi göstermek.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ormanlarımız yanıyor… Ağaçlar, hayvanlar, yaban hayatı, hava, su ve toprak… Her yaz aynı manzarayı izliyoruz. Alevlerin yükseldikçe içimiz yanıyor belki ama nedense artık bu yangınların kendisinden çok, hemen ardından servis edilen algı çalışmaları konuşuluyor.

Geçmiş yıllarda medyada çıkan bazı karelerde Göktürkçe “Türk” yazılı bir tişört giymiş, elleri kelepçeli bir kişinin jandarma tarafından götürüldüğü görüntüler paylaşılmıştı. Bu yıl da farklı bir senaryoyla karşı karşıyayız. Bu kez Türk milliyetçiliğinin sembollerinden biri haline gelmiş, halk arasında “hilal bıyık” olarak anılan bıyık biçimine sahip bazı kişilerin orman yangınlarını çıkardığına dair iddialar öne sürülüyor. Ve bu iddialar, bazı medya kuruluşları tarafından neredeyse sevinçle servis ediliyor.

Peki neden bu kadar basit ve ucuz kurgulara başvuruluyor?

Bir erkeğin sakalı şekil alabilir; bir jilet yeterlidir. Bir tişört pazardan alınabilir. Bugün yasa dışı maddelere ya da ateşli silahlara ulaşmak bile, bakkaldan ekmek almak kadar kolay hâle gelmişken, bir tişört üzerinden Türk milletinin özü olan Türk milliyetçiliği idealini suçlamak ciddiye alınabilir mi? Bence alınmamalı. Ama işte tam da bu noktada niyetin suçluyu bulmak değil, hedef göstermek olduğu çok açık şekilde ortaya çıkıyor.

Burada mesele bir kişiyi teşhir etmek değil; o kişi üzerinden bir bütün fikri, bir topluluğu, bir inancı kirli bir olayla yan yana getirmek. Yani Türk milliyetçilerini. Kendi ormanını, kendi suyunu, havasını, toprağını seven, gerektiğinde canını veren insanları; “orman yakanlar” olarak yaftalamak, ancak karanlık bir niyetin ürünüdür.

Üstelik bu tesadüf değil. Bu, planlı bir çarpıtmanın parçası.

Bu yıl yaşanan yangınlara dair bazı bulgular, örgütlü sabotaj ihtimalini kuvvetle desteklerken; kamuoyuna yansıtılan görüntüler, konunun bu yönünü neredeyse hiç gündeme getirmiyor. Bunun yerine tüm dikkat, saç modeli, sakal tipi, tişört baskısı gibi kolay yönlendirilebilecek detaylara çekiliyor. Böylece hem dikkat dağıtılıyor hem de hedef şaşırtılıyor.

Bu tabloyu doğru okumaya çalıştığımda çok daha rahatsız edici bir ihtimalle karşılaşıyorum: PKK’nın şehir yapılanmalarının gerçekleştirdiği sabotajlar, hükümetin yürütmekte olduğu sözde “Terörsüz Türkiye” sürecini zedelememesi için bilinçli olarak görmezden geliniyor olabilir mi? Pek tabi olabilir. Hatta daha da ileri giderek şunu söylemek durumundayım: Gerçek failleri perdelemek için, bu sürece en çok karşı çıkan Türk milliyetçileri hedef tahtasına oturtuluyor.

Ne alçakça ne haysiyetsizce ne onursuzca ne kahpece bir kurgu değil mi?

Bu söylemesi kolay ama sindirmesi zor bir düşünce.

Düşünsenize, birileri ormanları yakıyor. Üstelik bunu defalarca kendileri üstlenmiş, kimi zaman propaganda malzemesi hâline bile getirmişken; medya, olayın bu yönünü örtbas ediyor. Çünkü “terör bitti” demek, “barış geldi” demek gerekiyor. Bunu sürdürmek için de gerçeğe değil, görüntüye yatırım yapılıyor. Bu süreçte en büyük engel ise Türk milliyetçileri. Çünkü onlar, bu sözde barışın aslında bir oyalama taktiği, bir teslimiyet süreci olduğunu söylüyor. İşte bu yüzden onları toplum nezdinde itibarsızlaştırmak gerekiyor. Bunun en etkili yolu da bir kriz anında onları “fail” gibi göstermek.

Bu açıkça şunu gösteriyor: Olan bitenin adı artık “bilgi eksikliği” ya da “gazetecilik hatası” değil. Bu düpedüz bir propaganda ve algı mühendisliği.

Yıllardır bu ülkede her türlü acıyı, ihaneti ve ihanete uğrayanı tanıyoruz. Ama ilk defa, ormanlarımız yanarken suçlunun yangını çıkaran değil; o yangına itiraz eden, o ateşin kimlerin elinden çıktığını sorgulayan insanlar ilan edildiğine tanık oluyoruz.

Sonuç ve Uyarı

Bu yazdıklarım bir komplo teorisinin parçaları değil. Her şey, ekranlardan izlediğimiz görüntülerde, medyada pompalanan haber dilinde, siyasi söylemlerde ve kamuoyunun yönlendiriliş biçiminde gözümüzün önünde yaşanıyor.

Bu yüzden toplum olarak çok dikkatli olmalıyız. Görüntülere değil, gerçeğe odaklanmalıyız. Bir bıyık biçimi, bir tişört ya da bir slogan; bir insanın kimliğini ya da inancını belirlemez. Ama bu semboller, yanlış ellerde çok etkili bir karalama aracı hâline gelebilir.

Gerçekten ne olduğunu sorgulamadan, servis edilen her bilgiye inanarak vatansever Türk milliyetçilerini hedef hâline getirmek; ülkenin geleceğini karartır. Çünkü doğru yerde aranmayan suç, yarın hepimizin kapısını çalar.

Ormanlarımızı yakanlar, yalnızca doğayı değil; Türk gençliğinin geleceğini yakıyor. Buna karşı durmak, yalnızca çevreye değil; hakikate sahip çıkmakla mümkündür.

Unutulmamalıdır ki biz, töreyle yaşayan bir milletiz. Bugün her ne kadar köklerimizden kopmuşuz gibi bir algı dolaşsa da; hâlâ Cengiz Han’ın suyu kirletmeyi, ağacı izinsiz kesmeyi ölümle cezalandırdığı yasalara bağlı bir topluluğun mirasçısıyız. Ve bu yasalara, yani doğaya saygıyı emreden kadim töremize, hayatımız boyunca bağlı kalacağımıza inancımızı yitirmedik.

Apocu bölücü Kürtlerin her yıl sistematik biçimde çıkardığı orman yangınlarında yalnızca insanlarımızı değil; hayvanlarımızı, dalları göğe uzanan ulu ve bilge ağaçlarımızı, hatta ruhlarımızı kaybediyoruz. Bu kayıpları geri getirmek artık mümkün değil. Ama eğer uyanırsak, daha büyük acıların önüne geçmemiz hâlâ mümkün.

Orman Yangınları, Algı Kurguları ve Görmek İstemediğimiz Gerçekler

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!