KADİM TÜRK MEZAR TAŞLARI “BALBALLAR”

Türkler, mezar taşları geleneğini coğrafyaya ve zamana göre farklı şekillerde devam ettirmiş, her coğrafyada kendilerine özgü stil ve sembollerle mezar taşları yapmışlardır. Bu bağlamda Balballar, yani kadim Türk mezar taşları, Türk kültürünün bu tarihsel yolculuğunun başı , başlangıcı olmuştur diyebiliriz. Eski Türk toplulukları göçebe hayat sürdükleri için bizlere kalıcı mimari eserler bırakmamışlar bunun yerine göçebe hayat düzenine uygun taşınabilir eşyalar yapmakla yetinmişlerdir. Mezar taşları ve muhtelif yazıtlar aslında Türklerin göçebe dönemlerinden kalan nadir ve nadide kalıcı eserleri olmuştur diyebiliriz.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Kadim Türk Mezar Taşları : Balballar                                                                                             TALAT BOZOK

“Orta Asya’dan Anadolu’ya Uzanan Bir Mistik Taş İşçiliği”

 

Türk kültür ve inanç tarihinde, mezar taşları sadece ölülerin hatırasını yaşatan birer anıt olmanın ötesinde, toplumun inançlarını, estetik anlayışını, sosyal yapısını ve tarihsel evrimini yansıtan önemli kültürel miraslardır. Türkler, mezar taşları geleneğini coğrafyaya ve zamana göre farklı şekillerde devam ettirmiş, her coğrafyada kendilerine özgü stil ve sembollerle mezar taşları yapmışlardır.  Bu bağlamda Balballar, yani kadim Türk mezar taşları, Türk kültürünün bu tarihsel yolculuğunun başı , başlangıcı olmuştur diyebiliriz. Eski Türk toplulukları göçebe hayat sürdükleri için bizlere kalıcı mimari eserler bırakmamışlar bunun yerine göçebe hayat düzenine uygun taşınabilir eşyalar yapmakla yetinmişlerdir. Mezar taşları ve muhtelif yazıtlar aslında Türklerin göçebe dönemlerinden kalan nadir ve nadide kalıcı eserleri olmuştur diyebiliriz.  Kadim Türklerin ölü gömme gelenekleri de yine mezar taşı gelenekleri gibi mekan ve zamana göre çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitlilik ölüleri  mumyalamak , yakmak , değerli eşyaları ile gömmek , bir tas ile su ve yiyecek ile gömmek , ölen kişinin silahı ve atı ile birlikte gömmek şeklinde sayılabilir. Bu inanışın temelinde de ölen kişilerin sadece bu dünyada değil , ukbâda da bazı eşya veya araç gereçlere ihtiyaç duyabileceği anlayışı yatmaktadır. Kadim Türklerin ölü gömme merasimleri ile ilgili ilk bilgilere Türkler ile ilgili birçok bilgiye ulaştığımız  Çin kaynaklarından ulaşılmaktadır. Tarihlendirmek gerekirse MÖ 3. yüzyıl olarak tarihlendirmemiz mümkündür. İskit (Saka) dönemi stellerini de göz önünde bulundurduğumuzda MÖ 6. yüzyıla kadar götürmek mümkündür. Balbal adlandırılması ile beraber (Tamamen aynı olmasa da) bu kadim taş heykeller birçok farklı isimlerle de anılmıştır: Taş baba, taş ata, taş nene, taş ana , mengü taş gibi.

 

Balballar ve Balbalların Orta Asya İnanç Sistemindeki Yeri ve Önemi

 

İslam öncesi Türk toplumlarında ölen kişilerin mezarlarının etrafına dikilen figürlü/figürsüz mezar taşlarına balbal adı verilmiştir. Balballar özellikle toplumda kendisini askeri yönden kanıtlamış savaşçıların mezarlarının etrafına öldürdüğü düşman sayısı kadar dikilen taşları sembolize eder. Bu taşlar, Türklerin göçebe yaşam tarzlarını , savaşçılık özelliklerini ,animistik inançlarını ve ölüye saygı anlayışlarını simgeler. Aynı zamanda ölen kişinin gücünü , itibarını ve başarılarını ifade eder. Balbalların boyları genellikle insan formunda olup, baş kısmı belirgin bir şekilde tasarlanır.  Bu insan figürlerinde en belirgin yer insan başıdır. Balballarda ayak, bacak, eller ve kollar tasvir edilmekle birlikte, sadece büyük bir insan başı şeklinde yontulmuş olanlar da çoğunluktadır. Balbalların detaylı olanlarında, bir elde savaş aleti, diğer elde  ant kasesi tutulmuş olarak tasvir edilmiştir. Ancak sadece baştan oluşan kaba yontulu taş heykeller de aynı işlevi taşıdığı anlaşılmaktadır.(KAYA Ertuğrul , 2020:178 “Balbal” Sözcüğüne Artsüremli Bir Bakış)

 

Orta Asya’daki Balballar, genellikle ölen kişinin ruhunun varlığını devam ettirebilmesi amacıyla sembolik olarak yapılmışlardır. Balballar genellikle insan suretinde heykellerdir ve erkek çok olmasa da kadın figürleri ile karşımıza çıkmaktadır. Kadın figürlü balballar Umay Ana balbalları olarak bilinirler. Bu mezar taşları, mezar alanının çevresinde düzenli bir şekilde yerleştirilir ve ölen kişinin statüsüne göre büyüklükleri değişebilirdi. Orta Asya’nın pek çok bölgesinde göçebe yaşam tarzları gereği derin izler bırakan Türkler doğdukları , yaşadıkları topraklarda öldüklerinde de kültürlerinden ve tarihlerinden izler bırakmaya devam etmişlerdir. Bir millet ancak bu kadar unutulması güç olabilirdi. Evet içtimai olarak bakıldığında mezar taşı geleneği sadece bir sonu , yani ölümü değil aynı zamanda gerçek varlığı ve yok olmaya karşı direnmenin de timsali olmuştur. Orta Asya’da  , Ön Asya’da ve Anadolu’da bilinen ve bilinmeyen binlerce mezar taşı hâlâ o kadim topraklarda Türk milletinin adının yok olmaması için birer Türk çerisi gibi nöbet tutmaktadırlar. Resmi rakamlarla ifade etmek gerekirse ; Avrasya Arkeoloji Projesi kapsamında Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde yürüttüğü çalışmadan elde ettiği bulgular ile Türk Cumhuriyetleri ile komşu ülkelerdeki taş heykellerin sayısını şu şekilde vermektedir: Azerbaycan’da 13 adet, Türkmenistan’da 61 adet, Tacikistan’da 26 adet, Özbekistan’da 78 adet, Çin Türkistanı’nda 192 adet, Moğolistan’da 362 adet, Tuva’da 210 adet, Hakasya’da 265 adet, Altaylar’da 379 adet, Kazakistan’da 690 adet, Kırgızistan’da 366 adet. Taş heykel ve balbalın yüksek yaylalarda ve engebeli arazilerde bulunmasından dolayı daha kapsamlı çalışmalar ile bu sayılardan çok daha fazlasına ulaşılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre heykellerin büyüklüklerinin de çeşitlilik gösterdiğini belirtmiş, en küçüğü 40-50 cm, en büyüğü 250 cm yükseklikte olduğunu, şuana kadar bulunan en yüksek taş heykelin ise Bişkek Müzesi’nin bahçesinde bulunan 275 cm yüksekliğindeki heykel olduğunu kaydetmiştir. (Belli, Oktay (2003), “Türk Dünyasında Taş Heykeller ve Balballar”, Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, TÜBA-AR VI, ss.85-116)

                        

 

Anadolu’da Mezar Taşı Gelenekleri ve Balballar 

Türklerin Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’ya yerleşmeye başlaması, onların mezar taşı geleneğini de Anadolu’ya

taşımalarına neden olmuştur ki Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde özellikle doğu illerinde rastlanan mezar taşları bu kültür aktarımının kanıtıdır. Balbalların Anadolu’daki yerini ve tesirini daha fazla anlamlandırabilmek için, özellikle Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde görülen taş işçiliği ve mezar yapılarıyla olan benzerlikler göz önünde bulundurulmalıdır. Anadolu’daki ilk Türk mezar taşları genellikle taş işçiliği ve motife dayalı anlayışları açısından Orta Asya geleneğinden etkilenmiştir. Ancak, Anadolu’nun farklı kültürel zenginliği ve coğrafi koşulları, Türk mezar taşlarının gelişiminde farklılıklar da katmıştır. Anadolu’daki mezar taşları, Orta Asya’daki örnekleriyle benzer şekilde, ölüm sonrası hayata dair bir inanç taşır, ancak bu taşlar zamanla daha fazla yerel gelenekler ve İslam kültürünün etkisiyle şekillenmiştir. Yadsınamaz ki Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bunun doğal bir sonucu olarak da Anadolu’da doğmuş veya Anadolu ile bir şekilde yolu kesişmiş bütün medeniyetler Anadolu’da üst üste iki taş dahi olsa kendi kültürlerinden bir parça bırakmışlardır. Anadolu’nun kültürel zenginliğini sadece ilkçağ ile sınırlandırmak mümkün değildir. Sonraki dönemlerde Doğu Roma İmparatorluğu’nun imaret politikaları , İslam devletlerinin cihat politikası gereği Anadolu’ya yaptıkları seferler neticesinde şekillenen eserler , Anadolu Selçuklu Devleti’nin mimari yapıları , Moğolların Anadolu’da yaptıkları bazı mimari eserler(Yakutiye Medresesi gibi) ve tabii eşsiz klasik dönem Osmanlı mimari örnekleri.  Selçuklu mirası olan Ahlat Türk mezar taşları Türklerin Anadolu’da yaptıkları fetih ve yurt tutma ülkülerinin kalıcı ve silinmez birer mührü, imzasıdır. Anadolu mezar taşı geleneğinin birçok anlamda zirvesi olarak kabul edebileceğimiz mezar taşları Osmanlı dönemi Türk mezar taşlarıdır. Bu mezar taşları hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse yine zamana göre farklılıklar göstermekle birlikte baş taşı ve ayak taşı olmak üzere iki dikili taş parçasından müteşekkildir. Dönemsel olarak mezar taşlarının baş kısmı sarık (serpuş) ve fes şeklindedir. Kadın mezar taşları genellikle çiçek motifleriyle bezenirken erkek mezar taşları daha sade ve süssüz (bezemesiz) tasarlanmıştır. Osmanlı dönemi Türk mezar taşlarının üzerlerindeki künyeden ve bezemelerden de anlaşılacağı üzere İslam kültürü Anadolu’da ölü defin ve mezar taşı geleneğini de tesiri altına almıştır. Genellikle mezarın başında ya da çevresinde yer alan taşların üzerindeki figürler ve şekiller ölen kişinin kimliğini ve sosyal statüsünü yansıtmış bu açıdan bakıldığında da eski mezar taşları olan balballar ile benzerlik gösterdiği anlaşılmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemi mezar taşlarının balballara nazaran daha ince işçilikle yapıldığı görülür. Bu taşlar bazen sembolik olarak ölen kişinin yaşamını yansıtan figürlerle süslenmiş, bazen de inanç sisteminin bir parçası olan dini motifler ile bezenmiştir.

 

Anadolu’da Balbalların Evrimi: İslam’ın Etkisi

 Türklerin Orta Asya’daki mezar taşları geleneği Türkler Anadolu’ya yerleştikten sonra İslam kültürünün etkisiyle değişmeye başlamıştır. İslam’ın mezar taşları üzerindeki etkisi, önceki geleneklerin yerini almış ve bir süre sonra mezar taşlarının şekillerinde önemli dönüşümler yaşanmıştır. Balballar, ilk bakışta İslam’ın figür ve heykel yasağına uymuyormuş gibi görünse de, bu taşlar çoğu zaman soyut figürler ya da sadece sembolik anlam taşıyan işaretlerle tasarlanmıştır. Zamanla, mezar taşları daha da sadeleşmiş ve İslam kültürüne uygun hale gelmiştir.

Bu dönüşüm balbalların sadece birer mezar taşı olmasının ötesine geçerek, Türkler için tinsel bir iletişim aracı olmayı sürdürmesine imkân tanımıştır. İslam’ın etkisiyle taşlar genellikle yazılı hale gelmiş, Arap harfleriyle yazılmış Kur’an ayetleri ve dua ifadeleriyle donatılmıştır. Bu yeni mezar taşı geleneği, hem Türklerin Orta Asya’daki animistik inançlarını hem de Anadolu Türklüğünce benimsenen İslam dininin izlerini taşıyan iki coğrafya ve iki kültürü birleştiren bir köprü işlevi görmüştür. Kadim Türk mezar taşları olan Balballar, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan kültürel yolculuklarında önemli bir yer tutar. Bu taşlar, ölülerin ruhlarını yaşatma ve toplumsal inançları somutlaştırma amacı taşırken, aynı zamanda Türklerin tarihsel, dini ve kültürel evrimlerinin de birer yansımasıdır. Balballar, zaman içinde farklı coğrafyalarda ve kültürel bağlamlarda evrilerek Türk mezar taşı geleneğini hem eski göçebe dönemin hem de yerleşik hayata geçişin simgesel bir ifadesi haline gelmiştir. Anadolu’da ise bu gelenek, yerel ve dini etkilerle şekillenerek Türklerin kültürel mirasının önemli bir parçası olmuştur. Son olarak nerede bir Türk’ün mezar taşı varsa ve nöbet tutuyorsa binlerce yıldır , orası Türklerin toprağıdır , vatanıdır… 

 

 

 

 

 

*SAĞIROĞLU ARSLAN, A. (2017). “TaĢlar KonuĢur”: Türk Mezar TaĢlarının Biçim Dili. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 6(3), 1923-1937.

 

*Belli, Oktay (2003), “Türk Dünyasında Taş Heykeller ve Balballar”, Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi

 

*Barışta, H. Örcün, “Göynük Akşemsettin Türbesi Haziresindeki Mezar Taşları”, 19. Kazı Araştırmaları Sonuçları Toplantısı, Cilt I, 28 Mayıs-01 Haziran 2001, Ankara, 2002.

 

*Kaya, E. (2020). “Balbal” Sözcüğüne Artsüremli Bir Bakış. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

KADİM TÜRK MEZAR TAŞLARI “BALBALLAR”

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni yayımlardan haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!