Papa’nın Anadolu topraklarına yaptığı her ziyaret, bizim için basit bir “dinler arası diyalog” ya da diplomatik bir nezaket eylemi değil, aksine, Haçlı zihniyetinin ve Küresel Kâfir Egemenliğinin bu mübarek topraklardaki uzantılarını meşrulaştırma çabasıdır. Bu ziyaret, İslâm’ın izzetine vurulmuş bir darbedir ve bu topraklara yüzyıllar boyunca hükmeden tevhid sancağına saygısızlıktır.
1. Dini Değil, Tamamen Siyasi ve Hukuki Bir Tehdit
Papa, sadece bir din adamı değil, aynı zamanda Vatikan Devleti’nin başıdır. Bu, onun ziyaretini otomatikman siyasi bir egemenlik gösterisi hâline getirir. Bizim inancımız ve tarihimiz, İslâm yurdunda (Darul-İslâm) başka bir siyasi egemenliğin, hele ki Hristiyanlık kisvesi altındaki bir gücün bu denli ihtiramla karşılanmasını asla kabul etmez.
Hilafet Toprakları Üzerinde Kâfir Egemenliği: İstanbul, fetihten bu yana İslâm’ın payitahtı, Hilafet’in merkezi olmuştur. Bu topraklarda, Kitab’a muhalif bir doktrinin liderinin, devlet protokolüyle ağırlanması, bize bu toprakların manevi statüsünün ne kadar zedelendiğini göstermektedir.
Ekümenik Dayatma: Fener Patrikhanesi’nin Ekümeniklik (evrensel liderlik) iddiasını Türkiye Cumhuriyeti yasal olarak tanımıyor olsa bile, Papa’nın orayı ziyaret etmesi, bu bâtıl iddiaya kuvvet vermektir. Bu, bizim inancımıza göre, yabancı bir politik gücün iç işlerimize ve coğrafyamızdaki azınlıklar üzerindeki hâkimiyetine dair bir dayatmadır.
2. “Dinler Arası Diyalog” Maskesi Altındaki İslâm’ı Sulandırma Çabası
Papa’nın her daim gündeme getirdiği “Dinler Arası Diyalog” çağrıları, katı bir İslâmî perspektifle bakıldığında, Tevhid akidesine yönelik en büyük tuzaklardan biridir.
Tevhid’e Aykırılık: İslâm, Allah katında tek hak din olduğunu açıkça beyan etmiştir. Hristiyanlığın temelini oluşturan teslis (üçleme) inancı, bizim için apaçık bir şirktir. Şirk ile Tevhid arasında bir “diyalog” zemini aramak, bizim inancımızın temelini reddetmek anlamına gelir. Bu, imanı zedeleyici bir bid’attır.
Dini Kimliğin Aşınması: Ziyaretin, “hoşgörü” ve “birlikte yaşama” gibi süslü kelimelerle pazarlanması, aslında Müslümanların kendi hakikatlerinden taviz vermesi için yapılan sistematik bir baskıdır. Bu, kendi özgün kimliğimizi kaybetme yolunda atılmış bir adımdır.
3. İktidara Yönelik Zillet Eleştirisi
Bu ziyarete izin veren ve Papa’yı baş tacı eden mevcut yönetime (her ne kadar kendilerine İslamcı deseler de) yönelik eleştirimiz ise daha keskindir.
Siyasi Riyakârlık: Bir yandan Filistin’deki Müslüman kardeşlerimizin davasını savunduğunu iddia edip, diğer yandan Gazze’deki Müslümanların katillerine sessiz kalan Batı’nın manevi liderini bu denli bir saygıyla ağırlamak, siyasi bir ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Bu, ümmetin vicdanında derin yaralar açmıştır.
Anıtkabir Ziyareti: Papa’nın, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve milliyetçi kurucularının anıtına yaptığı ziyaret, bizim için tarihin garip bir cilvesi ve bir skandaldır. Bu, din adına siyaset yaptığını söyleyenlerin, tağuti sistemin temellerine gösterdiği saygının bir kanıtıdır. İslâmî bir hassasiyetle, böylesi bir ziyarete en başından izin verilmemesi gerekirdi.
Papa’nın Türkiye ziyareti, tarihsel intikam arayışının, ekümenik emellerin ve İslâm coğrafyasındaki siyasi zilletin güncel bir yansımasıdır. Biz, bu ziyareti bir onur değil, bir uyarı ve zillettir kabul ediyor; İslâm’ın izzetine sahip çıkan her Müslüman’ı bu tür adımlara karşı uyanık olmaya davet ediyoruz.
Gülper YİLMAZ
Sevgi ile kalin











