Gülper YILMAZ

Siyasetmi Şeytanlaşmamı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Siyasi Şeytanlaştırma ve Otoriter Eğilimler Alarmı

Dünya siyasetinde son yıllarda giderek artan bir eğilim dikkat çekiyor: iktidarların kendi varlıklarını güçlendirmek için muhaliflerini şeytanlaştırması ve bu yolla meşruiyet devşirmesi. Bu yöntem, yalnızca otoriter rejimlerde değil, demokratik gelenekleri güçlü ülkelerde bile yükselişte. Bugün hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de Türkiye’de bunun örneklerini görmek mümkün.

ABD’de Donald Trump ve yardımcısı J.D. Vance’in siyasi rakiplerine yönelik sert dili, sıradan bir rekabetin çok ötesine geçiyor. Demokrat Parti yalnızca alternatif bir siyasi seçenek olarak değil, adeta ulusal güvenliğe tehdit oluşturan bir unsur gibi gösteriliyor. “Sol”, “komünist” ya da “demokrasi karşıtı” etiketleriyle damgalanan muhalefet, toplum gözünde meşru bir aktör olmaktan çıkarılıyor. Bu yaklaşımın en somut sonucu, kamu görevlilerinin siyasi aidiyetlerine göre tasfiye edilme tehlikesinin gündeme taşınması. Yani mesele yalnızca bir söylem değil; doğrudan kurumsal hayatı etkileyebilecek bir “cadı avı” zeminine dönüşüyor.

Bu stratejinin mantığı basit ama yıkıcıdır: “Biz ülkenin gerçek temsilcileriyiz, bize karşı çıkanlar ise yabancı güçlerin maşası ya da yozlaşmış unsurlardır.” Bu yaklaşım, demokrasiyi ve hukuku araçsallaştırmanın önünü açar.

Türkiye’deki tablo da farklı değil. Cumhur İttifakı’nın söylemleri, neredeyse bire bir aynı kalıpları kullanıyor. Muhalefet, siyasi rakip olmaktan çıkarılıp sık sık “dış güçlerin oyuncağı”, “faiz lobisinin maşası” ya da “terör örgütleriyle işbirliği yapan hainler” olarak gösteriliyor. Demokratik haklar çerçevesinde yapılan boykot çağrıları bile, İçişleri Bakanlığı tarafından “ekonomiye sabotaj” olarak nitelendirilebiliyor. Bu, muhalefeti kriminalize etmenin en açık örneklerinden biri.

İktidar cephesinin dili çoğu zaman küçültücü ve aşağılayıcı. “Zavallılar”, “çapsızlar” gibi ifadelerle muhalif liderler hedef alınarak, kurumsal saygınlıkları yıpratılmak isteniyor. Dahası, bazı muhalif siyasetçilerin doğrudan terör örgütleriyle ilişkilendirilerek yargı önüne çıkarılması, şeytanlaştırma stratejisinin tehlikeli boyutunu gözler önüne seriyor.

Burada özellikle Atatürkçü ve laik kesimlerin hedef seçildiğini görüyoruz. Çünkü bu kesim, laik devlet geleneğini, bilimsel aklı ve rasyonel yaklaşımı temsil ediyor. Bu değerler, muhafazakâr-otoriter meşruiyetin önündeki en büyük engel. Dolayısıyla iktidar, laik kesimi “milletin değerlerinden kopmuş”, “yabancı ideolojilerin temsilcisi” gibi yaftalarla itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu, yalnızca bireyleri değil, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini de hedef alan bir strateji.

Peki bu tablo karşısında ne yapılmalı? Öncelikle muhalefet, iktidarın kullandığı ayrıştırıcı ve hakaret dolu dile asla kapılmamalı. Söylem, mutlaka akıl, bilim, anayasa ve hukuk ekseninde kurulmalı. “Hain”, “düşman”, “terörist” gibi yaftalara karşı en güçlü savunma, vatanseverlik vurgusunu yüksek sesle dile getirmek ve kurucu değerlere bağlılığı sürekli hatırlatmaktır.

Bunun yanı sıra somut adımlar da önemlidir. Hukuki savunma ağlarının güçlendirilmesi, keyfi uygulamalara karşı dayanışmanın artırılması ve ayrımcılığa dayalı her vak’anın kayıt altına alınması hayati önemdedir. Çünkü şeytanlaştırma stratejileri yalnızca bireyleri hedef almaz; toplumsal birlikteliği bozarak, muhalefetin kendi içinde güven krizine sürüklenmesini amaçlar. İşte bu nedenle söylem birliği, disiplin ve şeffaf iletişim temel öncelik olmalıdır.

Türkiye bugün, ABD’de olduğu gibi, otoriter popülist söylemlerin güçlendiği bir süreçten geçiyor. İktidar, önce Atatürkçü ve laik kesimleri, ardından tüm muhalefeti hedef alarak kendi meşruiyet alanını genişletmeye çalışıyor. Bu sürece karşı durmak, yalnızca muhaliflerin değil, Cumhuriyet’in demokratik ve laik karakterine sahip çıkan herkesin görevidir.

Sonuç olarak, şeytanlaştırma diline karşı verilecek en büyük cevap, bilimin ve aklın yolundan sapmamak, kurucu değerleri savunmak ve demokrasiyi yüksek sesle talep etmektir. Çünkü Türkiye’nin geleceği, rasyonel, ilkeli ve kararlı bir duruşa bağlıdır.

Saygılarımla

Gülper Yılmaz

Siyasetmi Şeytanlaşmamı

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!