Ugur Turgut ILGAR

ORTAK AMAÇ ”BOP”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ne Berbat Bir Çağa Denk Geldik

Bugün gelinen noktada, Devlet Bahçeli’yi eleştirmek, bebek katili Apo’ya hakaret etmek bile birilerini rahatsız ediyor. Ancak ne gariptir ki rahatsız olanların kimler olduğuna dikkat ettiğimizde karşımıza, en azından şöyle bir geçmişe baktığımızda, ilginç bir tablo çıkıyor. Bir yanda PKK’lı bölücüler ve Kürtçüler; bir yanda, zamanında Devlet Bahçeli’ye en ağır hakaretleri eden, Ülkücülere “Fatiha bilmezler” diyerek aşağılamaya çalışan siyasal İslamcılar; bir yanda da daha düne kadar meydanlarda “Apo’nun piçleri yıldıramaz bizleri” diye sloganlar atan siyasi milliyetçiler…

Hepsi aynı cephede birleşmiş… bize saldırıyorlar. Bu ne yaman bir çelişki, bu ne berbat bir çağ!

Bugünlerde, eleştiri oklarımızı kime yöneltsek birileri hemen savunmaya geçiyor. Devlet Bahçeli’yi eleştirmek, onun yanlışlarını ortaya koymak, ne zaman bölücülük oldu? Bizim yaptığımız, Türk milletinin geleceği için duyduğumuz endişeyi dile getirmekten ibarettir. Ve bu, bizim milletimize, şanlı tarihimize ve gelecek nesillere olan bir borcumuzdur. Devlet Bahçeli’nin durduğu yer ve çizdiği politik rota, Türkiye’nin hayrına olmadığı gibi, her ne kadar ayrı noktalarda olsak da davasına tüm samimiyetiyle ve saf duygularıyla bağlı birçok insanın çatısı Ülkücü hareketin de öz değerlerine ihanet etmek anlamına geliyor. Dün Bahçeli’ye en ağır hakaretleri eden siyasal İslamcılar, şimdi onun etrafında toplanmış ve onu kutsal bir lider gibi savunuyorlar. İslamcılık adına Ülkücülüğü aşağılayanlar, şimdilerde Bahçeli’nin avukatlığını yapmaya kalkıyorlar.

PKK’lılar ve Kürtçüler Neden Rahatsız Oluyor?

Çünkü biz, Apo denilen bebek katiline hakaret ettiğimizde, onun gerçek yüzünü bir kez daha hatırlatıyoruz. Bu durum onların asabını bozuyor, çünkü kurdukları propaganda düzeni bir kez daha yerle bir ediliyor. Onların gözünde, terör örgütünün lideri sözde bir kahraman; oysa bu şahıs emperyalist, Türk düşmanı güç odaklarının kucağından kalkmayan bir hain, Türk ve Türkiye düşmanı bir bölücüdür.

50 yıldır kendilerini milliyetçiliğin siyasi temsilcisi olarak konumlandıran MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin, kürtçülerden rol kapmaya çalışmasıyla başlayan süreç ile gelinen noktada adeta bölücülüğe soyunması, tabiri caizse Apo’culardan daha Apo’cu, Bölücülerden daha bölücü bir tavır takınmış olması (belki de gerçek yüzünü ortaya çıkarmış olması) etnik faşist Kürtlerin ekmeğine yağ sürdü. Dolayısıyla artık tek davası oturduğu makam koltuğu olan siyasal milliyetçilerin, devlet bahçeli ne derse arkasında durup, ‘’lidere sadakat şerefimizdir’’ diyenlerin Apo denilen haysiyetsiz bebek katilini savunduğu, Devlet bahçeli ve ülkücülere ‘’köpek’’ diyerek hakaret eden kürtçülerin de Devlet bahçelinin fedaisi kesildiği saçma sapan bir düzen oluştu. Milliyetçi geçinenler bölücülüğe soyunuyor, bölücüler bize karşı milliyetçilik yapıyor… biz buradaki samimiyetsizliği ve bu kitlelerin ortak hedeflerinin Türkiye Cumhuriyeti devletini bölmek olduğunu dile getirdiğimizde bölücülükle suçlanıyoruz.

 

 

Siyasal İslamcılar Neden Rahatsız Oluyor?

Çünkü bu kitle için Türk milliyetçiliği her zaman bir tehdit olmuştur. Türk milliyetçileri ile baş edemeyeceklerini anlamış o sebeple milliyetçiliği kendilerince yorumlayıp, siyasal İslam kılıfında bir milliyetçilik modeli oluşturmuşlardır. Bu son yirmi yılda üzerlerine tam oturan uydurma ideolojinin de babası Alparslan Türkeş’tir aslında.

Dün “Fatiha bilmezler” diyerek Ülkücülere hakaret edenler, bugün Devlet Bahçeli’nin peşine takılıp onun adına bizi eleştirmeye cüret etmelerinin temelinde geçmişten gelen organik bağları yatıyor. Yadırgamıyoruz…

Türkçüler her zaman olduğu gibi yine yolların en çetininden geçmekte, en engebeli olanlarını aşmakla sınanmaktadır, bizler ne bu suni kitlelerin ne saldırılarına ne tehditlerine ne suçlamalarına pabuç bırakacak değiliz. Bizim yolumuz Türk milletinin çıkarları doğrultusundadır, kimsenin kişisel hırsları, alicengiz oyunları ya da çıkar kavgalarıyla yolumuzu değiştiremeyeceğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Yarınlar ne getirir bilemeyiz ama bir şeyden eminiz. Biz kanla kazanılan bu toprakları kimseye yedirmeyiz. Bunun için yaşayan da çok, ölüme kucak açmaktan kaçınmayacak kadar cesaretli olan da.

Devran elbet Türk’e dönecektir ancak, sular durulduğunda, rüzgar kesildiğinde ve artık havada sadece neşeyle uçuşan kuşların sesi duyulduğunda, en ağır hasarı işte bu ‘’Lidere sadakat şerefimizdir’’ diye sloganlar atan, kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan fakat aslında siyasetin çarkları arasında ezilmiş olan, emperyalist güçler tarafından uydurulan suni bir ideolojinin peşinde ömürlerini heba eden, siyasi milliyetçiler, milliyetçiliği sadece hamaset nutuklarına indirgemiş olan makam ve güç aşıkları alacaktır.

Bizim amacımız asla bu sahte milliyetçilikle aynı safta olmak değil. Bizim yolumuz; Türk milletinin bekasını, Türk milletinin gerçek değerleri üzerinden sağlamaktır. Ne siyasal İslamcıların köhnemiş dogmaları ne de siyasi milliyetçilerin boş sloganları bizi bağlamaz.

Ne berbat bir çağa denk geldik ki doğruyu söylediğimizde, hainler ve yozlaşmışlar bir araya gelip bizi susturmaya çalışıyorlar. Bugün, doğruları haykırmak suç, adaleti savunmak ihanet olarak gösteriliyor. Fakat bilsinler ki sesimizi asla kısmayacaklar. Biz, Türk milletinin haklı davasını savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bütün bu ihanetlere, saldırılara ve çirkefliklere rağmen doğru bildiğimiz yoldan sapmayacağız.

Bu yozlaşmış düzende sesini yükselten herkes ya hain ilan ediliyor ya da susturulmak isteniyor. Oysa bizim meselemiz, ideolojilere ya da kişilere hizmet etmek değil; Türk milletinin haklarını korumaktır. Bu topraklarda her türlü haksızlık karşısında dimdik duran, gerçeği dile getirmekten çekinmeyen herkes, bu düzenin düşmanı ilan ediliyor.

Türk milleti için tek çıkar yol, hakikati haykırmaktır. Biz bu kirli düzenin parçası olmayacağız. Onların tehditleri, iftiraları ve kirli oyunları karşısında susup geri çekilmeyeceğiz. Türk milletinin haklarını savunmaya devam edeceğiz. Ne siyasal İslamcıların sahtekârlıkları ne bölücülerin yalanları ne de siyasi milliyetçilerin iki yüzlülüğü bizi yolumuzdan döndürebilir. Bizler, bu karanlık çağda dahi doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz.

Ne mutlu bize ki, tüm bu karanlık ve yalanlar karşısında dimdik durabiliyoruz, ne mutlu bize ki, kimsenin adamı, kalemşoru değiliz ne mutlu bize ki ne kadar memleket düşmanı varsa hepsini tek cephede toplayıp karşılarında Kür Şad edasıyla duruyor, tatlı uykularında üzerlerine birer karabasan gibi çöküyoruz.

NE MUTLU BİZE Kİ TÜRKÜZ, TÜRKÇÜYÜZ…

Bu bilinçle yaşıyoruz!

ORTAK AMAÇ ”BOP”

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!