Kimi isimler vardır, sadece bir kelime olmaktan öteye geçer. Hafızalarda bir davanın, bir mücadelenin, bir ülkünün nişanesi haline gelir. İşte Börü Budun da böyle bir isimdir. Türk kültürüne, tarihine ve kimliğine aşina olan herkes bilir ki “Börü” kurt demektir, “Budun” ise millet. Yani Börü Budun, “Kurt Millet” anlamına gelir ve bu ifadede, Türk’ün ruhunu şekillendiren en kadim kavramlar saklıdır.
Tarih boyunca Türkler için kurt, sadece bir hayvan olmamış, bir rehber, bir yol gösterici, bir istiklal sembolü olmuştur. Bozkırın sert rüzgarları içinde varlık mücadelesi veren atalarımız, bu asil hayvandan cesaret, azim ve özgürlük ruhunu miras almıştır. Türk milletinin tarih sahnesindeki yürüyüşü de tıpkı bir börü gibi, sürüye değil, hakikate tabi olan, boyunduruk altına girmeyen, hür yaşamak için savaşan bir yürüyüştür.
Bugün bir dergiye Börü Budun adını vermek, işte bu mirası yaşatmak demektir. Peki, böyle bir yayın organının kültürel ve sosyal anlamda sağlayacağı faydalar nelerdir?

Türk milleti, emperyalist kültürel saldırılarla, tüketim çılgınlığıyla ve tarihine yabancılaştırılma politikalarıyla kuşatılmış durumda. Bugün gençlerimize baktığımızda, kendi kahramanlarını tanımaktan çok Hollywood’un ürettiği sanal figürlerin peşinden gittiklerini görüyoruz. Oysa Börü Budun gibi bir yayın, genç dimağlara Alparslan’ı, Kürşad’ı, Bilge Kağan’ı, Oğuz Kağan’ı tanıtabilir; onlara kurgusal kahramanlardan daha gerçek, daha güçlü ve daha ilham verici bir miras sunabilir.

Dilini, tarihini, kimliğini unutan bir millet, köksüz bir ağaca benzer; ilk fırtınada devrilmeye mahkûmdur. Börü Budun gibi bir dergi, Türk milletinin en büyük zenginliği olan tarihini, edebiyatını, sanatını ve milli karakterini tekrar hatırlatma misyonu üstlenebilir. Özellikle küreselleşmenin kimliksizleştirme operasyonlarına karşı bir siper görevi görebilir.

Bugün medyada, akademide ve popüler kültürde büyük bir sığlaşma yaşanıyor. Konuşan çok ama söyleyecek sözü olan az. Börü Budun, sadece geçmişin değil, geleceğin de inşası için bir platform olabilir. Fikir insanlarına, tarihçilere, genç kalemlere, edebiyatçılara ve araştırmacılara alan açarak Türk fikir hayatına yeni bir soluk getirebilir.

Tarih boyunca Türk milleti, birlik ve beraberlik ruhuyla ayakta kalmıştır. Börü Budun, toplumun farklı kesimlerini aynı milli bilinç etrafında birleştiren bir mecra olabilir. Eğitimden sanata, tarihten güncel meselelerine kadar geniş bir yelpazede içerik üreterek, milletin farklı katmanlarını ortak bir ülküde buluşturabilir.
Sonuç olarak, Börü Budun sadece bir dergi ismi değil, bir iddianın ve bir uyanışın simgesi olmalıdır. Bu ad altında çıkacak bir yayın, sadece geçmişin hatıralarını yaşatmakla yetinmemeli, Türk milletinin geleceğini şekillendirecek fikirlere de ev sahipliği yapmalıdır.
Bizim milletimiz, tıpkı bozkırın hür kurdu gibi yaşamaya alışmıştır. Onu kafese koymaya çalışanlar hep yanılmış, onu unutturmaya çalışanlar daima kaybetmiştir. Çünkü Türk milleti ne zaman unutturulmaya çalışılsa ne zaman susturulmaya kalkışılsa, bir börü gibi uluyarak tarih sahnesine geri dönmüştür.
İşte Börü Budun, bu dönüşün sesi olabilir.