Dünya yeni bir ekonomik dönüşümün eşiğinde. Amerika Birleşik Devletleri, Çin’e karşı ticaret savaşlarını sertleştiriyor. Gümrük tarifeleri Çin’e %100’ü aşan oranlarda uygulanıyor. Aynı şekilde Tayvan’a, Hindistan’a, Vietnam’a da ağır yaptırımlar devreye sokulmuş durumda. Ama Türkiye’ye yalnızca %10. ABD bize bir kapı aralıyor. Diyor ki: “Ey Türkiye! Eğer üretimin varsa, eğer çalışkan ve disiplinli bir iş gücün, düzgün bir hukuk sistemin varsa gel, benim piyasam sana açık!”
Ama biz ne yapıyoruz? Bu tarihi fırsatı ellerimizle itiyoruz. Çünkü ne hukuk var ne adalet. Ne vergi sistemi adil, ne bürokrasi işliyor. Yatırımcının güveneceği, sermayesini koyarken içinin rahat edeceği bir sistem sunamıyoruz. Mülkiyet hakkını koruyamıyoruz. Mahkemelere güven sıfır. Yargı, siyasetin gölgesinde. Hakim, savcı tayinleri liyakatle değil sadakatle yapılıyor. Bu düzende kim yatırım yapar?
Üstelik Türkiye şu anda dünyanın en ucuz üretim merkezlerinden biri. Lojistik avantajımız ortada. Avrupa’nın dibindeyiz. Genç, dinamik bir nüfusa sahibiz. Enerji koridorlarının merkezindeyiz. Ama bütün bu avantajlarımızı heba ediyoruz. Neden? Çünkü kuralsızlığın, kayırmacılığın, keyfiliğin hüküm sürdüğü bir ekonomik düzende yatırımcının yeri yoktur.
Vergi sistemi desen ayrı bir garabet. Kazanan değil, kazanmaya çalışan eziliyor. Kayıtlı çalışan, dürüst esnaf, sanayici cezalandırılıyor. Devletin elini önce dürüstlerin cebine sokması artık alışkanlık haline geldi. Ödül, yolsuzluk yapanın. Teşvik, tanıdığı olanın. Reform ise sadece laf cambazlığında var!
Bu sistemle olmaz. Türkiye’nin kendine çekidüzen vermesi şarttır. Mevcut düzen Türkiye’yi zenginleştirmiyor, tam aksine her geçen gün daha da fakirleştiriyor. Seçim kaçınılmaz hale gelmiştir. Milletin iradesi sandıkta tecelli etmelidir. Önümüzü görebilmek için, yeniden yapılanmak için, devlet mekanizmasını işler hale getirebilmek için yeni bir toplumsal mutabakata ihtiyaç vardır.
Hukukun üstünlüğünü tesis etmeden, rüşveti ve yolsuzluğu kökten kazımadan, adaleti hâkim kılmadan bu fırsat kaçacaktır. Üstelik sadece bu nesil değil, gelecek kuşaklar da bu beceriksizliğin bedelini ödeyecektir.
Bu millet her şeyin en iyisini hak ediyor. Ama önce devleti, sonra siyaseti ciddiyetle yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Çünkü bu gidiş, gidiş değil!