Kadir Uğur YILMAZ

VATANA İHANETİN ADI KONMALI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Devlet başkanlığı, sıradan bir makam değildir. Bir devlet başkanı, yalnızca yürütmenin tepesinde oturan bir yönetici değil; milletin kaderine, devletin bekasına doğrudan hükmeden bir temsil makamıdır. O yüzden devlet başkanının sorumlulukları, hiçbir şirket CEO’sunun, belediye başkanının ya da parti liderinin sorumluluklarıyla kıyaslanamaz. Zira devlet başkanı hata yaptığında bedelini sadece bir şirketin hissedarları değil, milyonlarca insan, hatta gelecek nesiller öder.

Vatana ihanet, çoğu zaman sadece darbeyle, silahlı kalkışmayla, düşmanla iş birliğiyle eş tutulur. Oysa bu dar bakış açısı artık değişmelidir. Günümüzde vatana ihanet yalnızca bir tabanca, bir muhtıra ya da bir tankla yapılmaz. Kalemle, imzayla, ekran karşısında verilen beyanlarla, yolsuzlukla, bilinçli ihmalle, kötü yönetimle de vatan ihanetine uğrar.

Devlet başkanının ihanet sınırlarını sadece askeri veya casusluk suçlarına indirgeyen anlayış, devleti çürüten asıl zehri gözden kaçırır. Mesela bir devlet başkanı, anayasal düzene kastederse, bizzat mevcut anayasaya karşı çalışır, anayasal kurumları etkisizleştirir, yargıyı felç eder, yürütmeyi sınırsız bir tahakküm aracına dönüştürürse bu apaçık vatana ihanettir. Çünkü anayasa yalnızca bir metin değildir; milletin bir arada yaşamasının, barış içinde var olmasının teminatıdır.

Yine, devlet başkanı kamu kaynaklarını yağmalayan bir yolsuzluk düzeni kurarsa, yakınlarını ve yandaşlarını kayırarak nepotist uygulamalara imza atarsa, devletin vergi gelirlerini hoyratça çarçur eder, kamu ihalelerini peşkeş çeker, bilerek ve isteyerek ekonomik krize sürüklerse bu da vatana ihanettir. Çünkü devletin hazinesi milletin namusudur; talanı ihanettir.

Borsada spekülasyon yapan, içeriden aldığı bilgilerle zenginleşen, suç örgütleriyle örtülü ya da açık ilişkiler kuran bir devlet başkanı da vatana ihanet eder. Devletin başında oturan kişi, mafyayla değil, milletle masaya oturmalıdır. Devlet başkanının asıl sermayesi milletin güvenidir, o güveni kumara yatıran herkes hainlik yapar.

Elbette devlet başkanının bir adi suç işlemesi —mesela birine hakaret etmesi, trafik kazasında yaralama yapması, hatta taksirli öldürmeye karışması— vatana ihanet kategorisine girmez. Bunlar kişisel kusurlar ve hukuki suçlardır. Ancak devletin bekasını, düzenini, halkın refahını doğrudan tehdit eden eylemler vatana ihanetin konusudur. Bu yüzden vatana ihanetin büyüğü küçüğü olmaz. Bir devlet başkanı milletin varlığını, egemenliğini, hukuk düzenini, ekonomik geleceğini riske atıyorsa; bu, isminin önüne konacak en ağır suçtur.

Unutulmamalıdır ki devlet başkanının kusursuz sorumluluğu vardır. Bu koltuğa oturan herkes, görevini yalnızca yasalara değil, tarih karşısında ve millet vicdanında da hesap vermeye hazır biçimde yapmak zorundadır. Devlet başkanlığı sadece bir meslek değil, bir kader ve kefaret makamıdır.

Devletin bekasını tehlikeye atan bir lider, ne kadar zeki, ne kadar vizyoner, ne kadar popüler olursa olsun; er ya da geç tarihin lanetiyle anılır. Milletin emaneti, çıkar grubunun oyuncağı değildir. Bugün bu temel gerçeği yüksek sesle dile getirmek, yarının felaketlerini önlemenin en namuslu yoludur.

VATANA İHANETİN ADI KONMALI

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!