Yıllarca bu topraklarda kan döken, bebekleri, kadınları, askerleri, polisleri, öğretmenleri şehit eden bir terör örgütü hakkında, bugün “silah bıraktı, örgüt kendini feshetti” diyerek bir kahramanlık hikâyesi yazmaya kalkanlara söyleyecek çok sözümüz var!
Ne değişti de dün dağlarda masumları pusuya düşüren katiller, bugün bir anda “barış elçisi” olarak pazarlanıyor? Hangi akıl, hangi vicdan, hangi vatan sevgisi PKK gibi bir yapının meşrulaştırılmasına göz yumar?
PKK silah bırakmış, iyi de silahı o kadar yıl neden eline aldı? O silahlarla binlerce canımızı bizden alırken neden susuldu? O mayınlar döşenirken, o pusular kurulurken, o şehirlerimiz yakılırken nerelerdeydiniz?
Bugün kalkmış, bu yapının sözde “barışçıl” kararını övüyor, topluma “bakın ne güzel işte, savaş bitti” masalları anlatıyorsunuz. Ne yani, şimdi alkış mı tutacağız? Bin yıllık devlet geleneğine, vatanına, bayrağına sadık bu milletin ferasetiyle dalga mı geçiyorsunuz?
Her şeyin bir bedeli vardır. Bu milletin evlatları, bu vatanın bekası için can verdiler. O şehitlerin hesabı kapanmadan, hiçbir terör örgütü “iyilikle” anılamaz. Onlara sempati duyan, onları “mağdur” gibi gösteren herkes, bu milletin vicdanında yargılanır.
Bugün PKK’yı aklamaya çalışanlar, yarın FETÖ’ye af dilemeye kalkarsa hiç şaşırmam. Zira bu zihniyet, terörü değil; devleti suçlayan, milleti aşağılayan, vatan sevgisini küçümseyen bir teslimiyetçiliğin uzantısıdır.
Bu ülke, terörle mücadelede ödün vermez. Bu millet, katillerin “iyi niyet gösterileri”ne kanmaz. PKK ne silah bırakırsa bıraksın, bu halkın yüreğinde yaktığı ateşin hesabı mahşere kadar sürecektir.
Herkes haddini bilecek!