Kadir Uğur YILMAZ

SİNAN OĞAN KONUSUNDA HALA BİZİ SUÇLAYANLAR VAR. BAKIN KARDEŞİM…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

SANDIĞA GİTMEYENLER KAZANDI, MUHALEFET KENDİNİ YAKTI

2023 seçimlerini atlattık ama tartışması hâlâ bitmedi. Şimdi herkes birbirine suç atıyor: “Sen sattın, ben sattım, onlar sattı…” Özellikle Türk milliyetçileri hedef tahtasında: “Siz yüzünden kaybettik!” diyorlar. Kusura bakmayın ama bu senaryoyu biz yazmadık, başrolde de oynamadık. Film bitti, jenerik akıyor, biz hâlâ suçluyuz öyle mi?

Sinan Oğan’ın aldığı %5 oyun, bu ülkede milliyetçilerin var olduğunu herkese hatırlattığını bir kenara yazalım. Ancak ikinci turda bu oylar buharlaştı mı? Evet. Peki bunun sorumlusu Oğan mı, yoksa muhalefetin ve özellikle CHP’nin kendi iç strateji faciaları mı? Asıl mesele burada başlıyor. Muhalefet öyle bir adayla çıktı ki, Erdoğan’a yirmi yıl boyunca yenilen kesimleri bile sandığa küstürdü. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, hem kendi tabanında hem de kararsızlarda “eh” dedirtti. Mesele Oğan değil, mesele heyecan yaratamayan, güven vermeyen bir adayla seçime girmekti.

Bakın, Türk milliyetçileri bu seçimde bir uyarı fişeği yaktı: “Biz buradayız, masanın altındaki süs yastığı değiliz!” dediler. %5 oy küçümsenecek bir şey değildir. Ancak milliyetçi hareketin asıl derdi kendi içinde başlıyor. Liderlik savaşları, parti içi kavgalar, “ben senden büyüğüm” muhabbetleri… Biraz fazla “abla-abla, abi-abi” siyaseti var bu cenahta. Millet devleti konuşmak istiyor, onlar WhatsApp grubunda kim yönetici olacak onu tartışıyor.

Ayrıca medyada milliyetçilerin üzerine yapıştırılan etiketlere bir bakın: Ya “iktidarın yedek lastiği” ya da “aşırı uç.” Ortası yok! Oysa bu ülkenin kurucu aklı Türk milliyetçiliğidir. Herkes bunu biliyor, ama itiraf etmek işine gelmiyor. Milliyetçiler ne zaman itiraz etse, hemen “Aman, bölmeyin!” diye üzerlerine çullanılıyor. Bölmek mi? Bölmeye çalışanların çoğu meclis aritmetiğinden bihaber!

Strateji eksikliğine gelelim. En büyük zaafımız bu: Reflekslerimiz kuvvetli ama stratejimiz zayıf. Bize biri yumruk sallayınca refleksle vururuz, ama maçın kuralını değiştirmek aklımıza gelmez. Artık hedef koymanın, uzun vadeli oyun planı yapmanın zamanı. Seçimden seçime ortaya çıkan değil, her gün sahada, her gün gündemde olan bir milliyetçi hareket gerekiyor.

Ne yapmalı? Birincisi, kişilere tapınmayı bırakmalı. Liderler gelip geçer, fikirler kalır. İkincisi, birleştirici bir çatı oluşturmalı. Üç beş parti, on beş dernek, kırk tane “şura” ile bu iş yürümez. Üçüncüsü, çözüm üreten bir dil kullanılmalı. Sadece göçmen meselesinde değil; ekonomide, adalette, eğitimde, dış politikada akılcı öneriler sunulmalı. Yoksa muhalefetin “Kent uzlaşısı”, iktidarın “Türkiye Yüzyılı” gibi boş etiketlerinin arasında eziliriz.

Ve en önemlisi: İttifakların kuklası olmayacak bir milliyetçi merkez inşa edilmeli. Kimsenin stepnesi değil, yol haritası çizen, tartışma açan, yol gösteren bir güç olmak zorundayız. Aksi takdirde her seçimde sahneye çıkıp figüran rolü oynar, sonunda da sahneden ilk kovulan oluruz.

Sonuç? Türk milliyetçileri bir yol ayrımında: Ya kendi gölgesinden korkmadan sahaya çıkacak, ya da başkalarının gölgesinde silinip gidecek. Tarih bunu yazacak. Ama şunu da unutmayalım: Bu millet her zaman aklı başında, kararlı bir milliyetçi akıla ihtiyaç duyacak. Ne kadar geç kalırsak, o kadar çok bedel öderiz. Hadi bakalım, sahne sizin!

SİNAN OĞAN KONUSUNDA HALA BİZİ SUÇLAYANLAR VAR. BAKIN KARDEŞİM…

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!