Ülke bir siyasi partinin arka bahçesine çevrildi. Her kurum, her kural, her makam tek bir adamın iki dudağı arasına sıkıştı. Bugün Erdoğan, ordu içinde kimin general olup olmayacağına da karar verecek. Yani savaşmadan orduyu kaybettik. Bu millet, hiçbir mermi sıkılmadan, bir işgalin figüranı oldu.
Cumhuriyetin kurucu aklı, yıllar önce “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” demişti. Bugün geldiğimiz noktada bu egemenlik, örgütlü cehaletin, sorgulamayan yığınların elinde oyuncak haline geldi. Demokrasi, artık içi boş bir vitrin süsü. Seçim? Sadece kalabalıklara “kendinizi özgür hissedin” denilen bir illüzyon. Sonuç değişmiyor. Sonuç da, düzen de, güç de hep aynı elde kalıyor.
Bu millet, devleti yeniden tanımlamalı. Demokrasi bir araçtır, amaç değil. Cahil ve bilinçsiz kitlelerin, kararlarının sonucunu kavrayamayacak seviyede olan insanların oyuyla bu devlet yönlendirilemez. Bugün geldiğimiz durumun sorumlusu sadece saraydakiler değil; onlara sınırsız yetkiyi teslim edenlerdir.
Çoğulcu demokrasinin artık bu coğrafyada işlemediği çok açıktır. Bu sistem, liyakatsizliği yüceltmiş, adam kayırmayı meşrulaştırmış, “herkesin oyu eşit” yalanıyla, bilgiyle cehaleti aynı kefeye koymuştur. Bu, adalet değil, intihardır. Ülkenin kaderi, seçim günü mahallenin köşesindeki çay ocağında ikna edilen bir adamın oyuyla şekillenmemelidir.
Çözüm, rasyonelleştirilmiş bir demokratik sistemdir. Seçmen olmak bir hak olduğu kadar bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun eğitimsiz, bilgisiz ve manipülasyona açık kitlelere emanet edilmesi, her seçimde biraz daha devlet kaybetmektir. Herkesin oy hakkı olmamalı demiyorum; herkesin oy kullanabilmesi için bazı asgari bilinç ve eğitim kriterleri olmalı diyorum. Vatandaşlık sadece kimlik taşıyarak olmaz; akıl ve vicdan taşıyan bireylerle olur.
Bu gidiş, bir çöküşün sessiz kabulüdür. Artık ya bu düzeni değiştireceğiz ya da her sabah başka bir yetkinin daha tek kişiye verildiği bir ülkeye uyanmaya devam edeceğiz.
Devlet bir kişinin değildir. Ama devletin yavaş yavaş bir kişiye ait kılınmasına sessiz kalmak, ihanete ortak olmaktır.