Kadir Uğur YILMAZ

“Bir Milletin Dili, Onurun ve Varoluşunun Sancağıdır!”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün 13 Mayıs… Türk Dil Bayramı. Bir milletin hafızası, kimliği, onuru ve varoluş sebebi olan Türkçemizin bayramı. Kutlu olsun! Fakat ne hazindir ki bu bayramı dahi, bir milletin kendi öz sesiyle var olma mücadelesini dahi, gölgelemek isteyen zihniyetler hâlâ aramızda, hâlâ iktidar olma hevesiyle milletimizin dilini, dinini, kimliğini pazarlık malzemesi hâline getirmeye çalışıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin son günlerdeki Kürtçü açılımları, Meclis’te Kürtçe pankart açan HDP’lilerle kol kola girmesi, Türk milletinin ortak hafızasına, birliğine ve diline yapılmış açık bir saldırıdır. Bu millet, binlerce yıldır tek bir sözle ayakta durdu: TÜRKÇE!

Bugün Orhun Yazıtları’ndan Altaylar’a, Hazar ötesinden Anadolu’ya, Balkanlar’dan Türkmen çöllerine kadar milyonlarca Türk, türlü lehçelere rağmen aynı kökten gelen bir dille konuşuyor. Çünkü Türkçe, sadece bir dil değil, bir medeniyetin ruhudur. Sümerce öncesi tabletlerin dahi Türkçe köklerle okunabildiği bir mirastan bahsediyoruz. Bu öyle bir miras ki; onu çarpıtan, onu yok sayan, aslında bu milleti yok saymaktadır.

Bakınız Divân-ı Lügati’t-Türk… Kaşgarlı Mahmud’un bin yıl öncesinden bize bıraktığı o muazzam eser, Türkçenin bir değil, birçok lehçesini barındırır. Her bir kelime, her bir deyim, bu milletin tarihini, coğrafyasını, kaderini anlatır. Bu esere “sözlük” deyip geçmek, ona yapılacak en büyük saygısızlıktır. Bu eser, bir milletin varoluş senedidir!

Karaman Beyliği’nin 13 Mayıs 1277’de “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır” fermanı ise, sadece bir dil kararı değil, bir milli diriliştir. İşte o yüzden bugün, Türk Dil Bayramı’dır!

Ama gelin görün ki, Atatürk’ün kurduğu partinin bugünkü yöneticileri, Türkçenin değil; etnikçiliğin, bölücülüğün, yapay dillerin peşine düşmüştür. Unutmayın, Türk milletinin diline ihanet edenler, tarih önünde de, milletin vicdanında da mahkûm olur!

Türkçeyi küçümseyenler, ona alternatif dil üretmeye çalışanlar, milletin değil; birilerinin hizmetkârıdır. Bizim meselemiz dil değil; birliktir. O birlik de Türkçeyle sağlanır.

Bugün Türkçeyi konuşan Kazak da bizimdir, Kırgız da bizimdir, Türkmen de, Azeri de, Uygur da bizimdir. Lehçelerimiz farklı olabilir, ama kalbimiz aynı atar! Çünkü Türkçe, bir coğrafya değil; bir kaderdir!

Dilini kaybeden, kimliğini kaybeder. Kimliğini kaybeden, devletini kaybeder. Bugün Türkçeyi aşağılayanlar, yarın Türk devletini aşağılamaktan çekinmezler!

Bu yüzden, Türkçe yalnızca bir iletişim aracı değil; bir duruştur, bir direniştir, bir şuurdur!

Bu vesileyle bir kez daha haykırıyorum:

“Ne mutlu Türküm diyene” değil, “Ne mutlu Türkçemle varım diyene!”

“Bir Milletin Dili, Onurun ve Varoluşunun Sancağıdır!”

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!