Samet Can GÜRLER

Atatürk Mason muydu?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sıkça sorulan o malum soru: Atatürk Mason mu?

Atatürk elbette mason değildi. Biliyorum, defalarca kez mason olduğunu duydunuz ve önünüze sıkça sosyal medyada bu konu ile alakalı çok fazla şey çıktı. Milletimizin okuma alışkanlığı olmayan, okumaktan ve araştırmaktan aciz kesimi buna inandı. Geriye kalan kısım zaten olmadığını biliyor. Atatürk’ün masonluğuna şahitmiş gibi bunu kesin bir dille söylerler.

Şimdi bana diyecekler ki, “Sen mason olmadığına şahit misin?

Nasıl böyle kesin konuşuyorsun, nereden biliyorsun?” gibi sorularla çıkış yapacaklar. Atatürk masondur diyenlere sormak gerekir: Atatürk masonsa, o zaman matrikül numarasını ver. Madem masondu, masonlara matrikül numarası verilir ve her mason matrikül numarası taşır. Mason locaları bu matrikül numaralarına göre kayıtlı olurlar. Atatürk’ün matrikül numarasını ver dediğimizde veremezler çünkü Atatürk’ün matrikül numarası yok; çünkü Atatürk mason değil. Bu da onların yalanlarının ilk patlak veren noktasıdır.

Mason Dernekleri Genel Başkanı Prof. Dr. Remzi Sanver katıldığı bir televizyon programında Atatürk mason mu?

Sorusuna Atatürk’ün masonluğuna dair dünyanın hiçbir yerinde hiçbir mason locasına ait bir belge bir kayıt yoktur. Eğer mason olsaydı kesinlikle bir kaydı bulunurdu Atatürk’e ait ne bir kayıt var ne de bir matrikül numarası mevcut bu Atatürk’ün mason olduğuna dair ortaya atılan iddialar kesinlikle asılsızdır.

Gelelim o bir diğer husus olan malum fotoğrafa. Bir mason dergisinin ünlü masonları sıraladığı dergi, bu resmi eminim daha önce defalarca kez gördünüz. Bu resmi delil olarak kullanırlar. Rivista Massonica dergisinin Ocak 1973 sayısı böyle bir basım yapmış.

Peki, bu derginin bu sayısının hiç başka bir sayfasının paylaşıldığını gören oldu mu?

Olmadı, değil mi? Bu derginin bu sayısına ait başka bir sayfayı kimse görmedi; bir tek bu sayfa paylaşıldı yıllarca. Bu derginin bu sayısının bir kopyası, çoğaltılmış örneği fiziksel olarak kimsenin eline geçmedi. Hazırlanmış bir resim sosyal platformlarda önümüze servis edildi.

Peki, bu derginin orijinali neydi, neredeydi?

Bunu yapay zekaya arattım.

Evet, çıkan sonuçlar bu şekilde, özellikle de sonuç kısmında belirtilen sonuca bakacak olursak: “Ancak bu görseldeki sayfalar büyük ihtimalle gerçek değil, manipüle edilmiş ya da montajlanmış sayfalardır. Özellikle Atatürk’ün mason olarak gösterildiği sağ sayfa, tipografik ve içeriksel olarak sahtecilik izleri taşımaktadır.” Evet, görüldüğü üzere montaj yapılarak Atatürk’e yine mason olduğu iftirası atılmış, sahte belge oluşturarak kanıt oluşturmaya çalışmışlar. Milleti Atatürk’e düşman etmek için yapılan bir adilik daha ortaya çıktı.

Yapay zekâ, “Eğer isterseniz bu sayının orijinal olup olmadığını karşılaştırabileceğimiz akademik kaynakları veya arşivleri de araştırabilirim,” dedi ve araştırmasını istedim.

Evet, bu kanıtlı belge yalanını da çürütmüş olduk.

Ama ne yazık ki bununla kalmayacaklar. Elbette biz bu iddiayı çürütsek de, onlar başka bir şeyi yine bize kanıt olarak gösterecekler.

Madem bu belge sahteyse, neden mason sitesi bunu yayınladı diyecekler. Mason sitesi, kendi arşivinde kendi belgelerini yayınlamış diyecekler. Ama burada bir şeye dikkatinizi çekmek isterim: Masonların web sitesini dikkatli inceler misiniz?

Masonlara ait olduğu iddia edilen web sitesi, görmüş olduğunuz gibi özensiz bir şekilde alelacele yapılmış bir sitedir. Masonlara ait değildir; buradaki maksat, attıkları iddianın inandırıcı olması için oluşturulmuş bir sitedir. Nitekim bu siteyi gören, incelemeden “sitelerin adı masonlar” diyerek oluşturmuşlar. Fakat masonlar gibi güçlü, zengin ve köklü bir oluşum, böyle basit, uyduruk ve özensiz bir web sitesi yapar mı kendilerine?

Ve yapay zekaya sorduğumda ‘’Masonluk gibi geleneksel olarak “gizli ve içe dönük” yapılar, halka açık forumlarda bilgi paylaşmazlar. Dolayısıyla bu site büyük ihtimalle resmî bir Mason locasına ait değildir.’’ Cevabını aldım

Masonların gerçek web sitesi budur; diğeri ise attıkları iftirayı gerçekçi göstermek için kurulmuş bir web sitesidir. Sitenin kalitesizliği belli ediyor; bu web sitesinin hem güncel oluşu hem de kaliteli oluşu, masonların gerçekten kullandığı sitenin bu olduğunu kanıtlıyor. Bir iddia daha böylece çürümüş oluyor.

Elbette bu konuya değinmezsek olmaz.

Buna gerçekten inan var mı? Demeyin, ne yazık ki internette gördükleri her şeye inanan çok geniş bir kitle var. Neymiş efendim, resimdeki duruş mason nizam duruşuymuş ve masonların yaptığı bir duruş şekliymiş iddiaları bu yönde.

Bu duruş hakkında Oktan Keleş, “Atatürk’e Atılan İftiralar” kitabında şöyle bahsediyor.

”Bu fes kafalı bazı zihniyetliler, öncelikle Gazi Paşa’nın muhtelif fotoğraflarını delil olarak gösteriyorlar. Gazi Paşa’nın poz verirken sağ eli sol göğsünün üzerinde olan birçok fotoğrafı vardır. Efendim, güya bu duruş mason nizam duruşuymuş! Ellerinde hiçbir belge olmadan, sadece bu fotoğraflar üzerinden bunun mason nizam duruşu olduğunu iddia ettiler. Ayrıca bu konuyla ilgili olarak sosyal medyada görseller hazırladılar, birçok yayın yaptılar. Kim neye hizmet ediyor, bilmek lazım. Akıllarını kullanmayanları işte böyle başkaları kullanır.”

Oktan Keleş yine aynı kitabında ”Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Atatürk’ün, mason olmasının bir kenara bırakılması, mason localarını kapattırmasından dolayı Mahmut Esat Bozkurt’la birlikte bir numaralı hedef olduğu belgelerle de sabittir. İddiaya göre Atatürk, birçok fotoğrafında mason duruşunda, sağ eli göğsü üzerinde duruyormuş. Masonlar da nizam duruşunda bulunurlarmış. İşte bu da Tevrat’ta geçen şu bölümlerdeki konu ile ilgili olarak yapıyorlarmış. Tevrat’ta 4:2, 3, 4, 5. bölümlerinin devamı olan

Çık. 4:6’da: “Sonra, elini koynuna koy,” dedi Musa. Elini koynuna koydu. Çıkardığı zaman eli bir deri hastalığına yakalanmış, kar gibi bembeyaz olmuştu.

Çık. 4:7’de: “Rab, elini koynuna koy,” dedi Musa. Elini yine koynuna koydu, çıkardığı zaman eli eski haline dönmüştü.

Masonlar bunu almışlar ve onlar da ellerini göğüslerine koymuşlar. Atatürk’ün bunu Tevrat öğretisi olduğu için yaptığına delil sunanların bilgisiz olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Kur’an’dan Neml Suresi 12. ayeti örnek vermek istiyorum.

“Elini koynuna sok da kusursuz, bembeyaz çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine git. Çünkü onlar yoldan çıkmıştır,” der.

Peki şimdi ne oldu?

Bu durumda Atatürk’ün yaptığı bu hareket, Kur’anî bir hareket oluverdi. Atatürk’ün bu pozları vermesinin sebebi bu değildir. Yukarıdaki mantığa göre bu bile yeterli delil olurdu ama sebep budur diye kolayca kaçmayacağım. Salavat-ı şerif getirirken sağ el kalbe götürülür; ya sebep buda değildir. Yine bu pozdaki duruşun centilmenlik duruşu olduğunu, dönemin krallarının ve dünyaca tanınmış liderlerinin emperyal duruşu olduğunun savunmaya geçenlerde vardır. Bu alıntılar da kısmen doğrudur. Araştırırsanız göreceksiniz ki Napolyon başta olmak üzere birçok lider benzer poz vermiştir.

Ama bunu konuya açıklık getirecek olursak, Atatürk Türk töresi ile yetişmiş birisidir.

Bu duruş Türk töresinde Bilge Kağan duruşudur. Sağ elin kalbin üstünde olmasının manası da kalbe ermektir.

Bu duruş Kalp’eren yani Alperen duruşudur.

Resimde gördüğünüz gibi bin yıllar geçse de Türk’ün duruşu değişmez. Bilge Kağan’dan Orhan Gazi’ye, Mustafa Kemal Paşa’ya kadar hep aynı duruş, Türk’ün değişmeyen duruşudur. Bize Bilge Kağan duruşunu Mason nizam duruşu diye yutturmaya çalışıp, Bilge tarihimizi değiştirmeye ve duruşumuzu çalmaya çalıştılar. Resimde 15 yaşlarında bir Çanakkale askeri, henüz daha bir çocuk var.

Bu Çanakkale askeri çocuk da mı Masondu?

İddialar asılsız olduğu gibi komik de. Bundan güzel mizah yazıları, stand-up çıkar.

Son noktayı koyarak burada bitirelim. Atatürk’ün duruşundan dolayı mason diyen cahillerin unuttuğu bir diğer şey de Atatürk’ün o zaman iç işleri bakanı olan Şükrü Kaya’ya mason localarının ve derneklerinin kökü dışarıda ve zararlı olduğunu tespit ettiğini söylemiş olmasıdır. Çünkü Atatürk, mason yapılarını İttihat ve Terakki zamanından beri çok iyi biliyordu, çok iyi de tanıyordu. Mason localarının zararlı olduğunu kanaat getirmiş ve derhal kapatılmasını istemiştir. İç işleri bakanı, aynı zamanda mason olan Şükrü Kaya Paşa, “etmeyin eylemeyin” demiş ve Atatürk’ü bu fikrinden vazgeçirmeye çalışmıştır. Atatürk onu dinlememiş ve kat’i surette mason localarını kapatmıştır.

Elbette bu bilgiyi yalanlamak isteyenler olacaktır fakat Cumhuriyet Gazetesi’nin 14 Ekim 1935 tarihli yayınına baktıkları zaman göreceklerdir. Mason locaları 14 Ekim 1935 yılında Atatürk’ün emriyle kapatılmış, 5 Şubat 1948 tarihinde İsmet İnönü’nün emriyle geri açılmıştır. Atatürk’e mason diyenlerin tüm iddialarının çürüdüğü nokta burasıdır; bu habere yalan diyecekler, lakin Cumhuriyet Gazetesi arşivinde mevcuttur.

Umarım o Atatürk’e iftira atan, kendisini çok zeki zanneden İngiliz uşakları ağızlarının payını almıştır ve buna okumadan, araştırmadan, sorgusuz sualsiz inanan kuru kalabalıklar da akıllarını başlarına devşirirler ve İngilizlerin yaydığı fitne fesada daha fazla kanmazlar.

Atatürk Mason muydu?

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Börü Budun Dergisi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!