Son zamanlarda yaşanılan gelişmelerin ivmesini takip edemez olduk. Asıl gündemde olması gereken konuların geri plana atıldığını görmek, endişemizi daha da arttırmaya başladı.
Yazıya dökecek o kadar çok konu var ki; zamanla yazı dizime taşıyacağım hepsini bir aksilik olmadığı müddetçe.
Bu haftaki yazı konusu olarak terörün siyasallaşmasını seçtim. Aslında ucu o kadar açık bir konu ki, olabildiğince dikkat dağıtmadan konunun özüne değineceğim.
Başlayalım o vakit.
*
Günümüzde yaşanılan güncel gelişmelere baktığımızda, teröristin elinden silahı atılacağına, terörün son bulacağına dair bir süreçten geçiyoruz. Bu sürecin, siyaset üzerinden yapıldığını görüyoruz.
Peki gerçekten bu denilen şeyler olacak mı yoksa terörist eline kalem alarak, terörü siyasallaştıracak mı?
*
Kendi şahsi görüşüme bakarsak, son zamanlarda terörün tanımı için önem arz eden bazı kavramların içinin boşaltılarak, normalleştiğini görmekteyiz. Bu normalleşmenin ise özellikle terör propagandası üzerinden yürütüldüğünü gözlemlemekteyiz.
Terörle Mücadele Kanunu’nun; terör örgütünün propagandası suçunun düzenlendiği 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin değişik 2. fıkrasına bakarsak; Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Mülga hüküm,
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi”.
Okuduğunuz üzere Terörle Mücadele Kanunun’daki ilgili maddede her şey açık bir şekilde yazmakta.
Peki soruyorum o vakit: Bu seneki 21 Mart Nevruz’da meydanlarda terör örgütü PKK’ya dair amblemlerin, resimlerin açılmasına ve sloganların atılmasına rağmen sanki bu durumun siyasi bir propaganda imiş gibi normalleştirilmesindeki amaç nedir?
*
Bu normalleşme son zamanlarda özellikle siyaset ve sosyal medya üzerinden yapıldı.
Abdullah ÖCALAN’a PKK terör örgütü terörist başı diyenlerin artık İmralı diye bahsetmeye başladıklarını gördük, Öcalan’ın posterlerinin her yerde açılmasını sanki olağan bir şeymiş gibi topluma yansıtıldığını gördük, PKK’nın silahları bırakması için sosyal medya üzerinden kitlesel medya çalışmalarının yapıldığını gördük, Öcalan’ın açıklamalarının video konferans şekilde topluma dinletilmesinin tekliflerinin Twitter’da gündem olduğunu gördük, YouTube kanallarında Öcalan’ın yakalandığı zamanlardaki videolardan kesitler yapılarak söylemlerinin topluma yumuşak bir şekilde yansıtıldığını gördük, Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısında özerklik/ istemediğini ve bunun çok önemli bir gelişmeymiş gibi akşam TV kanallarında tartışıldığını gördük…
Daha çok şey yazarım fakat kalemim, el vermiyor.
Bütün bunların, terörü siyasallaştırdığını göremeyecek kadar kör bir kesimle karşı karşıyayız.
*
Her oluşumlarda olduğu gibi terör örgütlerini de oluşturan bazı ana unsurlar söz
konusudur. Bunlar özellikle ideoloji, örgüt, şiddet ve destek olmak üzere 4 ana başlıkta toplanır. Bu 4 ana başlığın beslendiği tek nokta ise propagandadır.
Günümüzde terörün normalleştirilmesi özellikle propaganda üzerinden yapılmaktadır. Neden derseniz; propaganda, terörün şiddetten beslenmek zorunda olduğunu meşru bir sebep olarak topluma kabul ettirmek için terör örgütleri tarafından kullanılan vazgeçilmez bir araçtır.
Bu sebeple terör örgütleri, ihtiyaç duyduğu unsurları karşılayabilmek için sıklıkla propagandaya ve propagandanın en kontrolsüz yayıldığı sosyal medyayı kullanır.
Devam edelim.
*
27 Şubat’ta “ÖRGÜTÜN SİLAH BIRAKMA” açıklamasından sonra, topluma örgütün şiddeti ve yeniden örgütlenmeyi askıya alacağı ifade edildi.
Peki günümüzde karşımıza çıkan durum ne?
Bence; ideolojik faaliyetlerini, hukuk ve siyaset destekleriyle kitlesel propagandaya dökmüş bir terör örgütü ile karşı karşıyayız.
Kimse bu durumu inkar etmesin, en basitinden bu seneki 21 Mart Nevruzu’nda meydanlara bakın. Terörist başının posterlerinin asılmadığı yer kalmadı, terörist kıyafetleri ve puşilerle halaylar çekildi, Öcalan’ın 27 Şubat bildirisindeki en son halinin görüntüsü meydanlara yansıtıldı.
Buyurun silah yok şiddet yok, yeniden örgütlenme yok bazılarının tabiriyle. Fakat toplumu terörize etmekten vazgeçiyorlar mı? Hayır, sadece farklı stratejilerle ideolojilerini beslemeye devam ediyorlar.
*
Bazı kesimler tarafından hümanizm ve hukuk soslu söylemleriyle; terör, insan hakları statüsünde değerlendirilerek devletin iç güvenliği hiçe sayılıyor.
Hendekler, 2015 senesinde Güneydoğu ve Doğu’da sokaklarda kazılırken artık meclis koridorlarında kazılıyor.
Kazma kürekleri ise siyaset ve hukuk.
En can sıkıcı nokta ise; meclis koridorlarında kazılan bu hendeklerin üstünü brandalarla kapatmaya çalışanlar var. Hepimizin büyük bir şaşkınlıkla izlediği bu süreçte, Ankara’nın göbeğinde mecliste kazılan bu hendeklerden İmralı’ya bir tünel kazılması ise en büyük korkumuz…
Korkumuzu dile getirirken, kalemimizle kimi zaman öfke kusuyoruz kimi zaman da susmak zorunda kalıyoruz.
*
İşte bu sürece tam olarak “SİYASALLAŞAN TERÖR” diyoruz.
Bu o kadar tehlikeli bir kavram ki…
Neden mi?
Siyasallaşan terör, özellikle sosyolojik ve kültürel çatışmalardan beslenir.
Doğu ve batı diye çıkılan ayrım noktasının bir ucu mutlaka devlet tarafından yok sayılma ajitelerine, kültürel baskılara, ana dilin yok sayılmasına, ezilenlerin hukukunu savunmaya, ekonomik gelir dengesizliğine, doğuya batı kadar yapılmayan yatırım hikayelerine, 90’larda yaşanılanlara, hendek operasyonlarında yerinden yurdundan edilenlere ve daha nice PALAVRALARA gelir.
Terörü, siyasallaştırmalarındaki asıl amacın, hukuk ve Anayasa çalışmaları üzerinden , meclis kürsülerinden devletin üniter yapısını tartışmaya açmak olduğunu hala farkında göremiyor muyuz?
Neyse…
Saygılarımla…