Erdoğan-Putin Görüşmesi: Türkiye-Rusya İlişkilerinde Yeni Denge Arayışı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, ikili ilişkilerden bölgesel meselelere kadar geniş bir çerçevede ele alındı. Görüşmenin en dikkat çeken başlıklarından biri, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi süreci olurken, Karadeniz’de ticari seyrüsefer güvenliği ve Suriye meselesi de gündemdeki yerini korudu.
Karadeniz’de Güvenlik ve Ukrayna Savaşı
Erdoğan’ın, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın sona erdirilmesi için Türkiye’nin süreci yakından takip ettiğini vurgulaması, Ankara’nın bu konuda yeniden arabulucu rolüne soyunma niyetini gösteriyor. Türkiye, savaşın başından itibaren taraflar arasında müzakere zemini oluşturmak için çaba sarf etmiş, ancak Batı’nın Ukrayna’yı çatışmayı sürdürmeye teşvik etmesi nedeniyle bu girişimler sonuçsuz kalmıştı. Erdoğan’ın Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyetine yönelik “iyi niyetli adımlar” vurgusu ise, Rusya ile tahıl koridoru ve ticaret güvenliği konularında bir uzlaşma arayışı olarak okunabilir.
Suriye: Türkiye-Rusya İş Birliği ve SDG Tartışması
Görüşmenin en kritik noktalarından biri de Suriye meselesiydi. Erdoğan’ın, Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde kalıcı huzur ve istikrar için Türkiye ve Rusya’nın birlikte çalışması gerektiğini vurgulaması, Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini bir kez daha ortaya koydu. Ancak asıl dikkat çeken açıklama, Türkiye’nin sözde “Suriye Demokratik Güçleri”nin (SDG) merkezi yönetim bünyesinde eritilmesini desteklediğini ifade etmesi oldu.
SDG, Türkiye tarafından PKK’nın Suriye kolu olarak görülen YPG’nin öncülüğünde oluşturulan bir yapı. Ankara’nın uzun süredir bu örgütün tasfiyesini istediği biliniyor. Erdoğan’ın açıklaması, Türkiye’nin ABD destekli bu yapının Esad yönetimiyle bütünleşmesini bir çözüm olarak görebileceğini işaret ediyor. Bu durum, Ankara’nın Washington ile ters düştüğü bir meselede Moskova ile uzlaşma arayışında olabileceğini gösteriyor.
Türkiye açısından bu yaklaşımın birkaç sebebi olabilir:
- PKK/YPG’nin ABD desteğinden koparılması: Eğer SDG’nin Suriye rejimine entegre edilmesi sağlanırsa, örgütün ABD ile olan bağı zayıflayabilir ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde askeri operasyon yapma ihtiyacı azalabilir.
- Şam-Ankara Normalleşmesi: Erdoğan, Esad rejimiyle normalleşme sürecini ilerletmek için Moskova’nın etkisini kullanmak istiyor olabilir.
- Rusya ile Bölgesel İş Birliği: Türkiye, hem ticari hem de güvenlik konularında Rusya ile daha derin bir iş birliği kurarak Batı’nın bölgedeki baskısını dengelemek istiyor.
Sonuç: Türkiye Yeni Bir Yol Haritası mı Çiziyor?
Erdoğan-Putin görüşmesi, Türkiye’nin hem Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeye hem de bölgesel meselelerde yeni bir denge kurmaya çalıştığını gösteriyor. Karadeniz’de güvenlikten Suriye’nin geleceğine kadar geniş bir yelpazede ele alınan konular, Türkiye’nin jeopolitik esneklik arayışını yansıtıyor. Ancak SDG’nin Suriye rejimiyle bütünleştirilmesi önerisi, sahadaki güç dengelerini nasıl etkileyecek, bunu zaman gösterecek.
Türkiye, bu hamleyle bir yandan Rusya ile iş birliğini derinleştirirken, diğer yandan ABD ile ipleri daha da germeye hazır görünüyor. Yakın dönemde Suriye sahasında ve diplomatik kanallarda bu politikanın yansımaları daha net görülecektir.